Buraya ne yazmak istediğime dair bir fikrim yok. Kafamın içindeki düşüncelerin bir kısmını atmak istedim. Uzun zamandır, yaşadığım tek bir sorun var. Hiçbir şey hakkında emin olamamak. Kafamın içindeki milyonlarca düşünce, eğilim ve tepki bir çok karaktere sahip olmak yerine tek bir tanesini bile düzgün tutturamamama sebep oluyor. Bunun bir sorun olduğunu bilmiyorum, böyle zamanlarda beni rahatsız eden düşüncelerin başka insanların aklından geçip geçmediğini düşünerek garip olup olmadığımı anlamaya çalışırım. En basitinden, acaba dil, benim dilim, kafamdan geçenleri anlatmak için yeterli mi bilmiyorum. Bu yazıyı biri okur diye mi, kimse okumaz diye mi yazdığımı da bilmiyorum mesela. Kendimi olabildiğince doldurmaya, kazanmaya ve öğrenmeye çalıştım. Her zaman yapmasam da buna gerçekten önem verdiğim dönemler oldu. Bilgi birikimimim, beni hayatı daha motive yaşayacak, durumların üstesinden daha kolay gelebilecek bir insan yapacağını düşündüm. Bunun yanında bile geçmediğim, olabildiğine boş yaşamak için elimden geleni yaptığım zamanlar da oldu. Sorunun kaynağına inmem çok uzun sürmüyor. Bu yazıyı yazmak bile milyonlarca defa aklımdan geçti. Milyonlarca cümle ile birlikte. Şimdi ise yazacak bir şey bulamadığım oluyor. Benliğimin kafamın içinden geçen fikirleri yeterince düzenleyemediğini düşünüyorum. Böyle bir şey yapması gerektiğinden de emin değilim fakat bu bana normal gelmiyor. Neyi, ne zaman ve ne kadar düşünebileceğimi seçmek üzerine en çok çaba göstererek yaptığım şey. Hayatın, var olmanın enerjisini her zaman hissettim. Her zaman büyük hayallerim oldu, hiçbir zaman çok zengin olmak veya ün kazanmak istemedim. İçimde dışarı çıkmayı bekleyen bir güç olduğunu, hayatımın bir döneminde ona istediği geçidi verebileceğime inandım. Gerçekten çok güçlü olduğum, bir o kadar da zayıf olduğum onca zamanda, hayattan beklediklerim maalesef değişmeye başladı. Gelecek yerine bugünü idare etmeye karar verdim, eskiden buna gerek duymuyordum. Bugünkü varlığım bana o kadar komik ve gereksiz gelmeye başladı ki, sonunda tek yaptığım şeyin, beni tek yoran şeyin kendime katlanmak olduğunu fark ettim. Yanlış kurduğum cümlelere, abartılı tepkilerime, kalp kırmalarıma, kalbimin kırılmasına, aldığım fiziksel zararlara, zihinsel ve ruhsal zararlara, sinirlenmeme, ağlamama, gülmeme, o gün ne giyeceğime ve nasıl hareket edersem en faydalı şekilde günü bitireceğime, hepsine en iyi gelecek bendim. Peki bunları başıma açan da bensem, burada bir sorun yok mu? Sürekli kırıp, yapıştırmaya çalışmak, bu döngü, açıkçası biraz komik değil mi? Bazı sabahlar uyandığımda aylardır dinlediğim müzik tarzını saçma buluyorum. Kıyafetlerimi ve kendimi bir gün güzel görebiliyorken ertesi gün dışarı bile çıkmak istemeyecek kadar çirkin hissediyorum. Bazen zeki olduğumu düşünüyorum, bu düşünce üzerine en çok düşündüğüm şey. Daha az salak, zeki, karmaşık ya da basit. Hepsinin başarıya giden kendine özgü merdivenleri var. Açıkçası başarı dediğimiz şey özellikle bu dönemlerde olağanüstü derecede göreceli. Dünyanın durumunu bir düşünüyorum, para kazanmak için çalışmak ahmaklık gibi bir şey. İyi biri olmak ise aptallık gibi gözüküyor. Kendine çok dikkat ettiğinde de, çirkin olduğunda da seni garipseyecek bakışları elbet görüyorsun. Gerçekten, her şeye değer vererek, anlam yüklemeye ve bir şey kazanmaya çalışarak yaşamak aptallık mı oldu? Uyandığım için, en basitinden insan olarak uyandığım için bile mutlu olabilen bir insanım. O büyük pencereden hayata bakmaya bayılıyorum, ama tam olarak o şekilde değil. Bir manzara karşısına geçip geride kalan her şeyi küçük ve kendimi onların tepesinde görmekten bahsetmiyorum, kendi varlığımı, var olan herkesi ve bütün düzeni bir akış içinde görmekten bahsediyorum. Hepsinin birbirini bir noktada bağladığı, harmonik bir yapı. Belki de gerçekten sıkıldım. Kendimi, hayatı, geri kalan her şeyi artık sorgulamak istemediğim için kendimi kötü mü hissetmeliyim? Böyle bir hayat, geriye dönüp baktığımda bana çok büyük pişmanlıklar getirebilir. Kim olduğumu tam olarak bilmesem de, kendime ait olarak gördüğüm davranışlara ters bir hayat yaşamak istemiyorum aslında. Bu hayat ise herkesin hayat dediği şey, öyle normal ve basit ki onları nasıl rahatsız etmez hiç anlamıyorum. Gerizekalı, sorunlu, psikopat, bu tip kelimelerden hangisiyle bağdaştıracaksa garipseyen insanlar beni, onlar gibi olmak yerine bunların hepsi birden olmayı tercih ederim. Kadere inanıp inanmadığımı bilmiyorum, fakat öylece gelip böylece giderek boş bir hayat yaşamak istemediğimi biliyorum. Bu fikir beni tiksindiriyor. Böyle olan herkesten tiksiniyorum. Bugün izlediğim dizideki güzel bir repliği buraya bırakarak yazımı bitirmek istiyorum. İnsanın yaşadığı en büyük acı, olduğu kişinin kendisi olmadığını fark ettiğinde yaşanandır. İnsanlardan tamamen izole bir hayat yaşayamayacağımı bilsem de, onlar kadar sefil olmayı reddediyorum.
2 comments
kendine yazdığın düşünceleri aslında bir çok kişiye göndermiş oldun.kafamdakilerle yüzleştirdiğin için teşekkürler
ben ise güzel yorumun için çok teşekkür ederim, anlamsızlığına anlam aradıklarımın başka birinin arayışlarıyla örtüştüğünü görmek beni çok mutlu etti 🙂