Roma İmparatorluğu’nun tartışmasız en meşhur lideri olan Jül Sezar’ın ani ölümünün ardından bitmek bilmeyen çatışmalar baş gösterir ve imparatorluğun dört bucağı sonlanması yıllar sürecek olan savaşlarla çalkalanır. Tarih benzer örneklerle doludur. Kralların beklenmedik anlarda çıkagelen ölüm haberleri, tesir altına aldıkları toplumlarda ciddi boşluklar yaratır ve dengenin bir anda bozulmasıyla beraber, farklı gruplar farklı arayışlara doğru yuvarlanmaya başlarlar. Büyük taşları bir arada tutan enver lider tahmin edilmez bir şekilde yok oluverdiğinde, deprem başlar.
Postmodernizm çağında toplumlar sezarları popüler kültür önderleriyle değiştirmeye başladı. Örneğin, Justin Bieber’in gençler üzerinde yarattığı etkiyi Almanya’nın ilk kadın Şansölyesi olan Angela Merkel ile mukayese etmemiz mümkün. Kısacası, farklı sosyal gruplar popüler kültürün en etkili sanat dalları olan sinema ve müzik fenomenlerini, yeri geldiğinde ülkeyi yöneten kişilere gösterdikleri alakadan çok daha ciddi bir tutkuyla takip edebiliyorlar. Bu da bize günümüzde ‘Kral’ tanımının değişmiş olduğunu gösteriyor. Öyleyse, müzik ve sinema krallarının ölümü tarihteki örneklerde de olduğu gibi çalkantılara sebep olabilir mi? Yazının devamında incelediğimiz popüler kültür simalarının ani ölümleri ilginç tesadüfleri gözler önüne seriyor.
Ayhan Işık – 12 Eylül Darbesi
Türk Sineması’nın ‘Taçsız Kral’ lakaplı oyuncusu, Selanik’ten İzmir’e göç eden Yahudi bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Ressamlık kariyerine devam ettiği günlerde aldığı bir film teklifiyle hayatı değişti. Yeşilçam’ın en büyük jönlerinden biri olarak kabul edilen Ayhan Işık, kitleleri peşinden sürükledi. Canlandırdığı şoför karakterleriyle bir döneme damga vurdu. Öyle ki, yaşı yetmişin üzerinde olan birçok büyüğümüz O’nun Clark Gable tarzı ince bıyık kesimini hâlâ gururla taşıyor.
Taçsız Kral, yazlık evinde geçirdiği beyin kanaması sonucu 16 Haziran 1979 günü hayata gözlerini yumdu. Sevenleri ve çalışma arkadaşları Işık’ın beklenmedik ölümüne kimsenin inanamadığını söylüyor.
Ayhan Işık’ın ölümünden 16 ay sonra, Türk Cumhuriyeti siyasi tarihinin en sarsıcı olaylarından biri gerçekleşti. 12 Eylül 1980’de gerçekleşen ihtilal herkesin kaderini değiştirdi.
Zeki Müren – 28 Şubat Süreci
Şarkıcı, besteci, söz yazarı, oyuncu, şair, … Kısacası sanat güneşimiz olan Zeki Müren kariyeri boyunca Türk Sanat Müziği’nin lider ismi oldu. 300’ü aşkın şarkı besteledi. Türkiye’de verilmeye başlanan ilk altın plak ödülünün sahibi oldu. Yaşamı boyunca, Türk Sanat Müziği’ne yön verdi. Ekranda o görünmeden, yeni yıl kutlanmazdı. Eşcinsellerin bu denli hor görüldüğü topraklarda ve tarihlerde özgün duruşuyla sanatın kralı oldu.
24 Eylül 1996 Günü kendisini TRT İzmir stüdyolarına davet eden yapımcılar elbette Müren’in hayatını kaybetmesine sebep olabileceklerini tahmin edemezdi. Fakat, kader ağlarını örmüştü ve geçirdiği kalp krizi sebebiyle Sanat Güneş’i aramızdan ayrıldı.
Zeki Müren’in vefatından sadece 5 ay sonra Sincan’da tanklar yürüdü. Devam eden günlerde yaşanan çeşitli çalkantıların ardından 28 Şubat muhtırası geldi ve belleklerde yer eden süreç uzun süre ülke gündemini meşgul etti.
Kemal Sunal – 2001 Ekonomik Krizi
Türk sinema ve televizyon tarihinin en çok güldüren adamı olarak bilinen Kemal Sunal, filmleriyle her kesimden izleyiciyi kucaklamayı bildi. İnek Şaban tiplemesi, ekonomik zorluklar içinde hayat mücadelesi veren orta direğin sesi olan filmleri ve insanın içini ısıtan gülüşüyle milyonların gönlünde taht kurdu. Balalayka filmi çekimleri için bindiği Trabzon uçağında kalp krizi geçirdi. 3 Temmuz 2000 tarihinde, henüz genç yaşta vefat eden komedi kralı tüm ülkeyi yasa boğdu.
Kemal Sunal’ın aramızdan ayrıldığı günlerde, ekonomik kriz çoktan etkisini hissettiriyordu. Fakat, finansal çözümsüzlüğün miladı olarak kabul edilen yazar kasa atma ve anayasa fırlatma olayları Şubat 2001’e denk geldi.
Müslüm Gürses – Gezi Parkı Olayları
Malumunuz, arabesk müzik dendiğinde akla ilk gelen isim 3 Mart 2013 tarihinde aramızdan ayrılan Müslüm Gürses, nam-ı değer Müslüm Baba…
Arabesk ekolün bir diğer ismi Hakan Taşıyan “Arabesk müziğin peygamberi benim” demiştir. Buna karşılık Müslüm Gürses “Ben böyle bir peygamber gönderdiğimi hatırlamıyorum” der. Sanırım, başlı başına bu kısa anektod Müslüm Gürses’in kim olduğunu anlatmaya yeter.
Müslüm Baba’nın ölümünden 3 ay sonra Türk Cumhuriyet tarihinin en büyük halk ayaklanması olan Gezi Parkı olayları 31 Mayıs 2013 günü milyonları sokaklara döktü. Devam eden haftalarda yaklaşık 6 milyon kişinin eylemlere katıldığı tespit edildi. Protestolar sadece Türkiye’nin 79 iliyle sınırlı kalmadı. Türk diasporasının yoğunlukla ikamet ettiği Londra, Berlin, Paris, New York ve Oslo gibi şehirlerde de onbinlerce vatandaş eylemlerle harekete geçti.
Sonuç olarak, 59 yaşında hayata elveda diyen Müslüm Gürses müziğinin temelinde isyan yatıyordu ve belki de milyonların bilinçaltına etki eden bu güçlü olgu, insanların siyasi gelişmeler karşısındaki tepkisini zamanla güçlendirdi. Daha önce de belirttiğimiz gibi filmleriyle gecekondu insanının önderi olan Kemal Sunal’ın ölümü ekonomik krizin şiddetini daha derinden hissetmemize sebep oldu. Zeki Müren ise hoşgörünün, karşımızdakini olduğu gibi kabul etmenin sembolüydü. Sanat Güneşi’ni yitirmiş olan milyonlar uzlaşma duyusundan uzaklaşarak, karanlığa gömüldü. Ayhan Işık’ın ani ölümü de Yeşilçam’ın sonunu getirdi. Jönsüz kalan hayal perdeleri yıllarca sürecek durgunluğa doğru yol aldı. Bu tesadüflerin hepsi elbette birer varsayımdan ibaret fakat kuşku yok ki, kralların ölümü hepimizi derinden etkiledi.
Sercan Leylek / OSLO