Krizantem gönlümde hüzün öbekleri dolaşıyor. Ben de konduramıyorum kendime; hüznün çocuksu ben halini… Müptela kafeslerime duvarları koyuyorum kuş olup uçamazken.
Krizantem gönlümün sulak kimsesizliğine mezar kazıyorum, o da zaten hep böyledir; mutlu bir ânı; hiçbir zaman mutlu anıyla dolu ânı olmaz ki…
Ben bence çok savaştım krizantem olmamak için. Bir şeyler yaparız dedim gönlüme; sularında boğulmamak için ama nafile!
Krizantem gönlümün kasımdan ayrılan küskünlük vakti geldi. Kuraklara kondu çiçek oldu açtı bende. Sulamamalıydım onu her hâlimle…
Milyonda bir, yalnız birini seven krizantem gönlümün sebebi geldi. İçmesin suyumdan, aşmasın aşımın balçıkla sıvanan hikayelerini…
Cenazesinde krizantem fazlalığı kalbimden ona doğru koşuyor adeta ilelebet; ömür boyu…
Krizantem kaderimin seçmece vazgeçişi geldi; o bana uzak, ben onulmaz merhemlerde kanayan yara soyu…
Gönlümün krizantem feryadı çiçeklere selamını verdi; kasımpatı dediler diğer adına, külümden kokusuz çiçekler ektiler ölü yanlarıma. Kasımpatı da olsa krizantem kimsesizliğimin burukluk imdadı da olsa o hep aynıydı benim evimde. Koklamadım, sardım öcüler hayallerimizi isterken. Krizantem gönlümün doygun acemiliği kopardı bendeki hisleri; temizlemedim dökülen yapraklarını geçmişimin…
Dilara AKSOY