Yeni ve yabancı biriydi.
Kapıdan içeriye girdiğinde tüm gözler onun üzerindeydi. Başını biraz daha yukarıya kaldırdı, ışıkta parlayan koyu ela gözleri ile o’na bakan tüm gözleri süzdü uzaktan uzağa. Korkudan daha çok merak içerisindeydi, yıllardır aradığını; hiç tanımadığı bu yerde, bu şehir de bulabilecekmiydi? Yutkundu. Derin bir nefes daha oldı. Kalp atışları adeta kulaklarının içerisindeydi.
Sessizliği Bay Willy bozdu;
– Bu yabancıyı daha önce buralarda gören oldu mu?
Dışarıda yağmur başlamıştı. Çakan şimşekler yabancının gölgesini dev gibi karşı duvara sunuyordu. Yorgun ve aç olduğu belliydi halinden, uzun yoldan gelmiş olmalıydı. Çamura bulanmış rengi belli olmayan ayakkabıları ile bir kaç adım daha attı içeriye doğru. Sol eli ile başında ki şapkasını çıkarttı yavaşça. Sol arkaya doğru kafifçe başını kırdı, derin bir nefes aldı yine, göğüs kafesinin hava ile dolup şiştiği belli oluyordu. Dudaklarını araladığın da beyaz dişleri çok fazla dikkat çekiyordu. Ve herkesin merağını giderecek olan cümlelerin ilki dökülmüştü ağzından, kendinden emin bir ses tonuyla;
-”MERHABA” dedi…