Artık olmuyordu. Yapamıyordum. Pisboğaz bir kalabalığa peygamberlik etmek zorunda değildim. Dünyayı sırtımda bir yük gibi hissediyordum. Ayağımda karıncalanmaya başlayan bir duygu beynimi dahi ele geçirmek üzereydi. Delirmek üzereydim dostlarım. Canım fena halde sıkılıyordu ve ben bu can sıkıntısı geçsin diye hiçbir şey yapmıyordum. Günlerimin adının ne olduğunun bir önemi yoktu. Yetişmek zorunda olduğum hiçbir şey kalmamıştı. Hayatımı günden güne daha boktan bir hale sokuyordum ve bu durumdan zerre gocunmuyordum. İnsanlığın haline bakıp hayıflanmaktan zevk duyar hale gelmiştim artık. Bu benim görevim olmuştu sanki. Kendimi bir asker gibi hissediyordum. Sanki kanıma doğuştan bir takım düşmanlar enjekte etmişler gibi hissediyordum. Bir savaşın içindeydim. Adını, adresini, yerini, düşmanımı bilmediğim bir savaşın içindeydim.