Aşkın ;sanılanın aksine çiftleşmekten çok tekleşmek olduğunu ifade eden Asaf’tan beridir birazda Asafın aforizmalarla duyguyu iyi verip fonu Nazım’a bağlamasından mıdır bilinmez ama şiir bilinci Asaf’la gelişen vakuur gencin monogamik hikayesine bakmak gerek . Ustam tabi yine en iyi sen bilirsin de Piraye mi , Vera mı , Münevver mi ? Sahi ‘kadınım’ şiiri kimeydi ? ‘’Hoş geldin kadınım benim’’ i ben en çok Münevver ‘de gördüm de Rus kırımı Vera yengemizde üstüne alınmışsa ne yapıcaz abi? Nerde bir köy türküsü dinlemişse şairliğinden utanan bir Bedri rahmi ağabeyimiz vardı. Hani şu çatalkaram , çingenem , nartanem , nurtanem … Evliyken , Eren hanıma şiir düzmüşsen hani köy türkülerinden utandığının misli hani , hani ucundan azıcık hani , anladın beni sen . Bir Ecevit vardıydı , siyasette uzun kalarak bozduydu fiyakayı rahmetli, bir kasketinin karizma kattığını bilirim birde affıyla müşerref olanların yengesi Rahşan hanıma ömrün yalnız bir kadınla idamesi olasılığının hediye paketiyle . ‘’ Karıma altıncı evlilik yıldönümü şiirim ‘’ diyen Hasan Hüseyin Korkmazgille , pis bir ota değince genzi sızlayacak naiflikte ki Korkmazgil aynı Korkmazgil ise kalbımı basarım ki Nazım hiç aşık olmamıştır ve şiir aşkın meyvesi değildir , sebzesiyle bilemem . Değil midir ? Nazım’ın aşkındaki sadakat bir aşkın meyvesi ise adiloş bebenin babası , Urfalı Nazifin yeğeni Leyla Erbil’in yıllar sonra kaçın kurası diye tanımlayacağı Ahmet Arifin ki Diyarbakır karpuzuzdur .
Sedat ANARAN