Saçma. On yedi yaşındayken bile cilt problemleri yaşamadım ben ama şimdi yirmi iki yaşında koca kızım, cildiyeye gittim. Kibarlık hamurumda vardır benim zaten, kapıcı abime bir gazete aldırsam önce utançtan yerin dibine girerim sonra da sağ olunuz çok teşekkür ederim diye yerlere serilirim. Tabii iki şekilde içimdeki kibar ortaya çıkar. İlki yeni tanıştıysam, ikincisi de saygı duyuyorsam. Bunlar haricindeki durumlarda da ne kibarcık olurum ne de nötr; boka bakar gibi bakar geçerim zaten saygı duymadığım her insana. Mesela alt komşunun Alman ama aşırı tutucu karısı. Ne be, ev sahibinin gelinisin diye sen kimsin beni gidip iki kuşak büyük ev sahiplerine itinayla şikayet ediyorsun aptal. Ses yapıyormuşum eve arkadaşlarım geliyormuş. Çamaşır makinesi çalıştırma diyor kazma, benim evde çamaşır makinesi yok. Hem benim sesim sana geliyor da senin sesin bana gelmiyor mu sanki? Benim odamın altı senin yatak odan, sen diyorsun kayınpedere üstteki kızın arkadaşları geliyor diye ama ben diyemiyorum senin oğlan da gelin de maşallah diye ki ramak kaldı dememe. Selamsız sabahsız geçiyor bir de sen kimsen. Çok katolik gördüm kadın sofu müslümandan berbat asansörde karşılaşınca, ama maşallah… Neyse tövbe tövbe çirkinleştim konudan da aşırı uzaklaştım ama şirazeden çıkıverdim bir an, sinirlerim bozuldu… En son cildiyeye gitmiştim ve geçen yine kibarım, efendim içeri girdim adım yanınca, hocam kolay gelsin dedim, kimliği bandrolü uzattım bekliyorum adam bir şey desin buyur etsin oturayım diye. Ne var dedi. Dedim yazık saat olmuş üç, kim bilir saat kaçtan beri hasta bakıyordur yorulmuştur. Dedim hocam benim yaralarımın izi kalıyor, misal dört ay önce elim yandı iz kaldı gitmiyor. Adam önce sırıttı, olur yaa öyle şeyler bu aralar herkes aynı şeyden şikayetçi dedi. Sanırsın şebeke suyundan içtim de ishal oldum dedim. Varan bir. İkincisi yüzüm için kullandığım eczane ürünlerini sordum ve bunları kullanmaya başladıktan sonra iritasyonlar oldu yüzümde ergenken bile sivilcem olmamıştı benim dedim. Ne okuyorsun dedi. Hasbinallah dedim ve havalı olsun diye English business administration diye yapıştırdım. Adam da dedi ki, irite ediyorsa kullanmaman gerektiğini düşünecek kadar puan yapmışsın hihhihhihhihihhh… Ya sabır çektim ve devam. Eğer lafımı bitirmeme izin verseydiniz yerlerine neler kullanabilirim diyecektim bu soruyu cevaplamak için siz de bayağı uzun süre okudunuz çünkü hihhihhihhihih. 1-1. Neyse adam tersledi ben bozuldum falan derken attım kendimi dışarıya. Eczaneye gittim reçeteyi verdim, eczacı dedi ki kırk altı lira. Ne kremidir arkadaş bu ne işe yarar bu kadar diyivermişim. Adam dedi ki muayene ücretiniz var hanfendi. Hanfendin batsın bir şey diyeceksen hanım efendi de o ne öyle. Neyse ben büyük golü o adama muayene olup üstüne para vererek yedim bugün. Altı liralık ilaç için kırk lira versem koymaz belki en azından faydası bana ama denyonun biri günümü zıkkım etti diye kırk lira fark ödedim aşırı koydu. Geçen hafta bilindik ve sevildik bir özel hastaneden cildiye randevusu almak istediğimde iki yüz yirmi lira ücret haberiniz olsun dedi telesekreter. Sonra dedi iptal etmek isterseniz erken haber verin. Dedim bir de telefon yazmasın ne diyosun abla oluşturma randevuyu. Neyse, önce o doktora mecbur bırakıldım, sonra da adam işini yapmadı, resmi olarak bunu benden başka bilen yok ve ben çatır çatır paramı bayılmış bulundum. İçime de aşırı dokundu. İki tane sivilcenin gözüme batması ile bütün günüm zıkkım oldu. İyileşmeyen yara da cüzdanıma açılmış oldu. Beğendiğim turuncu kazağa ayırdığım kırk lira doktora gitti. Kazağı alamadım bi çavdar ekmeği alabildim dönerken eve. Bana diyo ki bi de, neyi stres yaptın bu kadar. Annem kanser, okulda beni zorlu bir dönem bekliyor. Kemer sıkmam gereken bir dönem ve yapmayı sevdiğim işlerden uzaklaştım. Ev sahiplerim tarafından aşırı dışlanma sendromu yaşayıp üstüne taşınamıyorum çünkü yalnızım. Eğer daha yeni sevgilimden ayrılmamış olsam birinin desteği var der taşınırdım. Çocukluk arkadaşımı geçen hafta öldürdüler. Tüm ülke üzüldü bizler kahrolduk burada yüzü gözümün önünden gidemedi hala çünkü gitsin istemiyorum. Ulan sokaktaki evsizleri de stres yapıyorum, aç hayvanları da yapıyorum. Elimden geleni yapacak vaktim bir zamanlar vardı ama şimdi beni doyuracak kadar çok şey de yapamıyorum… Biraz daha bir nefes ki aşk sana benzer dinlersem içimde Nurettin Rençber ağacı çıkmasına ramak kaldı onun da acısını çekiyorum. Ha bir de, hızlı okuma tekniklerim Orhan Pamuk okurken yalan oluyor. Beş sayfa sonra gözlerim şaşı bakmaya başlıyor ve Kafamda Bir Tuhaflık ikinci haftasını bitirdi. En iyisi ben ona bi beş sayfa daha direnmeye çalışayım. Şu yazıyı ben olsam okumaya da bilirdim. Gözlerim -7.75 olduktan sonra bu şekilde düşünmeye başladım tabii. BENCE SİZ DE OKUMAYIN. Dikkatinizi çekerse ne ala. Çekmezse de hepinize iyi geceler diliyorum. Sevgiler efendim 🙂