Sokağın en tenha köşesi şaçlarını kaşıyor.Orada işte ileride.Taş,güneş.ot.Nereye koşuyor bu kalabalık?Bugün,yarın,sabah,akşam.Uyku,uyku,uyku… Islak merdivenlerden çıkıyorum.Hissedemiyorum sanki.Ayaklarım! Nereye gittiniz? Duvar,duvar bir daha duvar.Kasap bıçağı gibi bakıyor bana ve kapı.Bin yıllık rahibenin rengine kim boyamış bu kapıyı?
Aşağıdan ses mi geliyor?Yoksa ses mi aşağıda?Açsam mı açmasam mı kapıyı?tavan yabancı gibi bakıyor.Ha düştü ha düşecek kafama bir örümcek. O kapının kolundaki üzerine gece çökmüş bir denizdeki minin ada kadar sessiz duran küçük çizik.Büyüyor sanki,büyüyor.Nefesimi kesecek kadar yaklaşıyor boğazıma.O da ne?İçerideyim.Ne zaman açtım ben kapıyı?Nereden girdim buraya?Örümcek ağlarından düşmüş olabilirim.Ya da geçerken pencereye takılıp içeriye düşmüş olabilirim.Ya da burada doğmuşum yıllar önce.Tanıdık bir yer sanki.Elimdeki kitabı şöyle bırakayım masanın üzerine.Bir kaç ruble var.Masanın üzerinde.Ruble mi?Bu yatak çok tanıdık geliyor.Benim yatağım herhalde.Ya da değil.Bilmiyorum.Ama bu yastık benim.
Raskolnikov hızlı adımlarla ilerliyor.Üzerindeki eski palto burada.O zaman nasıl üzerinde?Kitabı alıp şu yatağa uzanıp okumaya devam etmeliyim.Nerede kalmıştım?Yazılar net gözükmüyor.Dur şu ışığı yakayım.İyi de kapı kolundaki o çizği?Işık yok.Ne yazıyor orada? ”Yürüdü”.Pencereyi açmam gerek.Çok havasız burası.Uykum var sanki.Kalkamıyorum.Boğulmak üzereyim.Tahtalar kırık,dökük.Odanın boyası akıyor.Dışarıda ses,ses…Az uzanayım şöyle.O balta mı?Git git!Uzanayım kapının koluna hemen.Kaçmalıyım.Kitabım nerede?Hay aksi,kitabımı bulamıyorum.Raskolnikov koşuyor.Paltosu ayaklarıma dolandı odanın orta yerinde.Kapının kolu yok mu?Kitap,kapı,oda.Koş koş!Bir adım daha.Ampul sallanıyor.Deprem mi olacak ne?Kaç kaç.Bir adım kaldı.Küt!
Offf sırtım!Neredeyim ben?Ne işim var benim yerde?Burada mı uyudum?Bakayım.Battaniye de ayaklarıma dolanmış.Yastık yatağın köşesine sıkışmış.Nerede kitap?Ne kitabı be!Kapı,oda,yatak,balta…Bugün sınav vardı herhalde.Saat kaç?