Kızgınım. Hiç olmadığım, belki de olamayacağım kadar. Kalbimi parçalayıp beynimi delip kendimden ayırmayı dilediğim her noksanlık için bir nefret diziyorum dizge yaşamıma. Çoğu filozof şaşırıyor; bu ben miyim onlar da tanıyamıyorlar. Zaten ben, aynada gördüğümün ve yüreğine dokunduğumun da en yabancısıyım. Sevmiyorum lanet ve kusurları en öteden belli olan kızartma yaşamı; yanına köfte ekliyorum, tadı düzelir, mayonezle süsleyip besliyorum göğsümü kabarta kabarta. Tatsız tuzsuz ve öteleyici hiçliklerin sarmaş dolaş branşı belirsiz varlıkları eziliyor ekmekleriyle; doyuyorum hep aç kaldığım kalabalıklara. Yalnız, bir şey eklemek isterim: hiçbir zaman kalabalıklaşmadım yalnızlık kadar. İstirham ederim efendim, bağırmıyorum, bildiğin nefret kusuyorum, fazla yedim acıları yanlışlıkla…
Dilara AKSOY