Korkarsın ölümden bazen birkaç saniyeliğine
Tanrının cezasından korkmazsın da lanet olası aşk belasına yanar kalbin
Sanki tanrıdan daha büyükmüş gibi çöker içine o’nsuzluk korkusu
Sahi ya ne olacak? Gel anlatayım
Önce yakın bir arkadaşından ölüm haberini alacak
Kaşlarını çatacak önce, durgun suda yüzmeye çalışan balık gibi hiçbir şey hissetmeyecek
Sol gözünden bir damla ardından bir tane daha ,bir tane daha
Eşi soracak “Hayırdır neyin var?” diyecek, bir süre sessizlik
“O gitmiş” diyecek hıçkıra hıçkıra ve sen bunu göreceksin gökyüzünde
Rimeli akacak belki, sağ eliyle sol gözünü silecek bir yandan da
Sonra iki elini yüzüne kapatacak kızı seslenecek içerden “Anneciğim iyi misin?” diye
Kızıyla tanışmış olacaksın ölmeden önce, tanımamış olmayı dileyeceksin
Ölüyken bile kalbin acıyacak, bırakıp gitmek istemeyeceksin
Soracaksın kendine neden ben diye, her lanet şeye olduğu gibi buna da cevap bulamayacaksın
Belki tanrı huzurunda kim bilir..
Cenazene gelecek eşiyle, kızını ablasına bırakacak o gün
Eşi destek olacak ona, omuzunda ağlamasına izin verecek senin için
Cansız bedenin gömülürken dünya cehennemine sen bakacaksın kendine
Sevenlerini göreceksin senden mahrum, perişan bir şekilde
Ölüyken de ağlayacaksın bence verilmiş sözünü tutamadığın için sevdanın
Aşk intikamını alacak önce senden
Sonra da tanrı ne yaparsa yapacak ölü ruhuna, canlı bedenine
İşkencelere katlanacaksın sevdandan vazgeçtin diye
Cehennemin yedi katında da yanacaksın onu ağlattın diye
…
Bir kürek toprak da o atacak mezarına, saklayacak günahlarınla sevaplarını içinde
…
Cenazen bitecek evine gidip hatıralarını gömecek, seni gömdüğü gibi
Birkaç gün ağlayacak o, sen ise kim bilir tanrı ne yapacak..
Unutacak seni sonra, hiç yaşamamışsın gibi davranacak
Gülüp eğlenecek dünyanın azaplarında, yangınlarında
Bilmeyecek hiç cehennemin aslında dünya olduğunu ve bilmeyecek
Cennette onu dilediğini.
Cehennemden sonraki durakta, sonsuzlukta.