Örümceğin kafasını kopardı, “Kıskaçları ve ön bacakları zararlı, geri kalan kısmını yiyebilirsiniz” dedi.
Sanırım televizyona iş yapanlar arasında parasını son kuruşuna kadar hak eden tek adam Bear Grylls. (Ve kameramanı tabi, onu herkes unutuyor)
Yemediği bok kalmadı denir ya, o adam bu işte. Başlarda verdiği bilgilerin gerekli olduğu hissini veriyor seyirciye ve bana da. Evet bilgiler gerekli ama dürüst olalım, bizim için değil. Günlük yaşamı 10km² içinde olan bizler belki bir gün dağda veya çölde mahsur kalabiliriz diye bu adamın söylediklerini dinliyoruz.
Açıkçası benim favorim; “Çocuğunuzun evcil hayvanına benzeyen şeyler yemek, inanın hiç de kolay değil”
Şimdi sizlere kısaca birkaç anekdot ile öğrendiklerimi aktaracağım, ne olur ne olmaz, bir dolmuş kazasıyla kimsenin olmadığı bir yere düşüp, aç ve susuz kalabilirsiniz.
1-Dağlarda yiyecek veya içecek bir şey bulamayabilirsiniz, tek başınızasınızdır.
(Yapacağınız ilk şeyi söylüyorum, herhangi bir dağa tek başınıza çıkmayın, bu kadar basit.)
2-Hadi çıktınız, tıpkı çöllerdeki gibi dağlarda da her gram proteini toplamalısınız.
(Ha, desene ya! Tamam çöllerdeki gibi diyorsun, ok tamamdır, hadi bye…)
3-Orman içi yeşil arazideki küçük kurbağaları yiyebilirsiniz, ama büyükler zehirlidir. Küçük olanlarla takılın. Kendinize büyük yapraklardan tabak bile hazırlayabilirsiniz.
4-Çölde yiyecek bulmak zordur. (Evet maalesef biraz fazla olacak biliyorum ama çöle de gitmeyin mümkünse, illa yolunuzun üstündeyse yanınıza erzak almayı unutmayın. Ve hayır, su için develeri oymayın. Onlar da insan…)
Çölde bir akrep buldu sayın Grylls;
Şişman kuyruklu akrep dünyadaki en zehirli akreplerden biridir, eğer sizi sokarsa zehir sinir sisteminize saldırır sonrasında felç geçirip muhtemelen altı saat içinde ölürsünüz, dedi. Aç kalırsanız yapmanız gereken iğneli olan kuyruğunu (zaten başka kuyruğu yok, bulmak zor olmasa gerek) koparıp gövdesini yiyebilirsiniz.(Tabi çevik bir yaratık, bu yüzden yakalamaya çalışırsanız muhtemelen sizin gibi deneyimsiz birini rahatlıkla sokacaktır, ama denemezseniz de açlıktan ölürsünüz. İki ucu boklu değnek. Ben olsam şansımı denerim.)
Çiğ kara yengeci yedi ve bunun tadı berbat dedi. İnanın, hiç kimseye bu kadar inanmamıştım.
Yalnız ilginçtir, bunları yiyor ve içinde sizi öldürebilecek bakteriler olabilir diyor. Kafayı mı yedin lan sen? (ki muhtemelen bir hayvanınkini yemiştir, bilmiyorum…) Sanki yediğim şeyi marketten almışım gibi bir uyarı bu. Şekerli gıdalar kolesterolü artırır, demek gibi bir şey. Ne yapmamı bekliyorsun o sırada ? Akrebin laboratuvar sonuçlarını mı bekleyeyim?
Erkekliğin göstergesi sayılan bir bölgede çiğ keçi testisi yedi. Ne diyeyim, umarım faydası olur. Kurbanda gördüğüm bir adamın niye keçinin toplarını bir poşete koyup bagaja attığını şimdi anlıyorum.
Bir an için keçi olduğunu hayal et ve biri gelip sana yakında diri diri kafanın kesileceğini söylüyor. Bu da yetmezmiş gibi, taşaklarının da bir insan tarafından afiyetle yeneceğini bildiriyor.
Hangisi daha kötü bilemedim, ölmek mi yoksa toplarının yenilmesi mi? Keçiler için çok travmatik bi olay…
Hayvanların bilinci olsaydı herhalde kurban bayramını “arınma günü” olarak adlandırırlardı. Bu arada et yerim, yani para buldukça…
Konumuza dönelim.
Bir ara susuz kaldı baya, kesip oyacağı bir deve falan da bulamadı garibim, kendi idrarını içti. Tanrım bu ılık ve tuzlu, asla tercihim değil, dedi. Bizim de pek tercihimiz değil Grylls bey.
Utanmadan tarif de verdi.
Bear Grylls’den Amazon Hanımları için Haşlanmış Kaplumbağa Tarifi;
1- Çabuk ve etkili şekilde öldürün, atar damarını kesin.
2- Kamp ateşi tarzı geniş dallardan oluşan bir ateş yakın.
3- Kaplumbağayı bir tür düdüklü tencere gibi düşünün ve kabuğundan çıkarmadan yaktığınız ateşin üstüne koyun.
4- Bir saat kadar ateşte bırakın. (Saatiniz yoksa kabuk gevreyip çatladığı zaman ateşten alın)
Evet siz de kendi mağaranızda, kocalarınız için akşam yemeğinde haşlanmış kaplumbağa yapmak istiyorsanız buyurun.
Bu adamdan sonra artık kimse gurmeyim demesin. Zira tadılmamış şeyler tadan tek adam bu.
Günün sonunda şunu söyleyebilirim ki, bu adamın ağzına koyduğu her şey kötü fakat aralarında kötünün de kötüsü en kötüleri var ki onları yedikten sonra yüzünde “Bunu neden yapıyorum?” ifadesi ve ardından gelen “para için” ifadesini görebilirsiniz.
Bu adamı böcek sorunu olan bir eve koy, yeminle bir haftaya kalmaz o evde ne böcek kalır ne de evin sahibi, o da işin cilvesi tabii.
Siz de kendi evlerinizde yakaladığınız, ne bileyim karınca olsun, hamam böceği olsun, envaiçeşit böceği yiyebilirsiniz.
Ha unutmadan, sabah işe giderken yolunuz Doğu Asya Kenya taraflarına düşer de susuz kalırsanız yapacağınız en iyi şey taze fil gübresini sıkıp suyunu çıkarıp içmektir. (Ben demiyorum, içen diyor)
Günün Bilgisi: Piranhaları pişirmeden yerseniz ölürsünüz, tabi yemezseniz de ölürsünüz. Afiyet olsun :)))