Ve ayağa kalktı.Bazilari uykusuzluktan bazıları yorgunluktan bazıları ise aynı kişiyi uzun süre izlemenin verdiği rahatsızlıktan dolayı düşen gözler ona yönelmişti.Gozlerde okunan tek şey merak.Bay Yük hazırdı.Ayaklari titriyordu.Omurgasindaki ağrıyı iliklerine kadar hissediyordu.Sanki Allah bütün insanoğlunun ağrılarını ona vermişti.Aksamdan kafasında kurguladığı düşünceleri söyleme vakti gelmişti ama söylemekten çok korku ve titreme vücudunu sarmıştı.Etrafa baktı.Önune baktı.Bilmedigi bir şey ona cesaret verdi ve konuşmaya başladı:” Anlamsızlıklar dünyasında bir anlam aramanın artık bir anlamı yok.Cunku anlam özenin(kisinin) karşındaki meta ya ve kişiye verdiği bir yakınlaşma ya da değerdir.Artik buna ihtiyacımız yok.Bizler hayatımızı anlamladırdıkca hayat bize gittikçe daha da absürt hale gelecektir.Cunku yaşadığınız çağ ölüm çağıdir,Korku çağıdır ve nefret çağıdır.Unutmayin bu 3 kelimeyi arkadaşlar.Ölüm,korku ve nefret.Bunlar bazılarına göre insanoğlunun düşmanı,çünkü insanoğlunun sonu bunlarla gelir ve bazılarına göre ise yukarıdan verilen nimetlerdir.Cunku bu 3 temel etken sadece insanoğluna verilmemiştir.Sadece insanoğluna verilen şeyler tehlikelidir.Insanoglu onu her zman kötüye kullanır.Evet bu çağ ölüm,korku ve nefret çağıdir.Söyler misiniz ölümlerin korkuların ve nefretlerin olduğu bir çağı ve zamanı anlamlandirmak için neleri vermemiz gerekiyor yoksa bu çağın bizden neleri alması gerekiyor? Ya da soruyu şöyle soralım.Bu çağı anlamlandirmamiz gerekiyor mu?Hayır.Anlamsizliklar dünyasında bir anlam aramanın bir anlamı yok.