Nasıl anlatacağımı bilemedim gördüğüm düşü
Bilemem yeter mi anlatmaya kurduğum cümle
Kalbinde aşk ateşi tutuşan kor olan her bir canlı
Anlatmaya korkar Âdem’e akan suya döker düşü
Başımı yastığa koyduğum sıradan bir gece
Hülyalarım gerçekleşti mucize döndü düşe
Halikarnas balıkçısı sağ olsa şaşırırdı bu işe
Beklide keramet bizde değil Kadıkalesin’de
Kimi gördüğümü merak ediyorsunuz biliyorum
Ne giymiş nasıl tıraş olmuş bi dökebilsem tuvale
Üstünde takım elbise renk koyu ütü jilet diyebilsem
İhtişamı nasılda kamaştırdı gözlerimi bir bilsen
Dokunacak kadar yakındım gül kokulu tenine
Hiç çekinmeden nübüvvetiyle hitap ettim kendine
Çevirdi başını müşfik bir gülüşle baktı yüzüme
Ne zaman istersen görüşelim deyiverdi özüme
En çok saçına sakalına kılık kıyafetine nazar ettim
Arasına tek tük ak düşmüş siyah saçları gür başta
Yeni kalkmış berber koltuğundan olmuş ense tıraşı
Sağlığındaki gibi gül kokuyor biraz karışık lavanta
Üzerindeki takım elbiseyi görenin dudakları uçuklar
Utanır bu çağda kundura giyen kefiye takan Araplar
Rüyalar gerçek olsa, ebediyete intikal eden gelse geri
İslam geçinenleri tereddütsüz dinden çıkartır ve atar