Mutlu et.
Mutlu etmek, mutlu olmaktan yeğdir.
Mutlu etmek; tüm mutlu olmaların müjdeleyicisidir zaten.
Müjde ol.
Zifiri karanlık karşısında bir çift kandilin müjdesi ol, aşılmaz sarp dağların, çıkmaz sokakların karşısında düzlüğün, yeni patikaların müjdesi ol, karın, kıyametin, zorluğun, yokluğun karşısında baharın müjdesi ol.
Asık suratların, ağlak gözlerin, ıslak yanakların ve dahası donuk bakışların karşısında tebessümün müjdesi ol, kurak çöllerin, kavruluşların, yok oluşların karşısında yağmurun müjdesi ol.
Kapalı kapıların karşısında anahtarın müjdesi ol, her uyumak’ın karşısında uyanışın müjdesi ol, bulamayışın, kayboluşun karşısında yıldızların müjdesi ol.
Adaletsizliğin karşısında güneşin müjdesi ol.
Kusurların karşısında gecenin müjdesi ol.
Yokluğun karşısında var’ın müjdesi ol.
Hiç’in karşısında hep’in müjdesi ol.
Ölümün karşısında yaşamın, zamanın karşısında sonsuzluğun, çaresizliğin karşısında umudun müjdesi ol.
Sen umut ol.
Birinin umudu olmak aslında onun sonsuzluğu olmaktır.
Çünkü; asil ve güçlü bir umut hayata da yeter ölüme de.
Sen; umut ol, sevgi ol, aşk ol, çare ol, müjde ol, kurtuluş ol.
Mutlu et.
Mutlu ol.
Çünkü birini mutlu etmek; başlıbaşına bir devrimdir zaten.
Ne diyordu şair;
”’ Vakur, dinç bir devrimden
İyi anlarım.
Benim işim,
Devrim yapmak.”’