Zihnimizde sağlıklı bir bilgi yapısı oluşturabilmek için eski bilgilerin hatırlanması, yeni bilgilerin ihtiyaç hissedilerek gerekliliğinin bilinmesi, buna mukabil yeni öğrenme alanları oluşturulup doğru bağlantılar kurarak hafızaya kaydedilmesi gerekir. Tüm bunları pozitif bir duyguyla harmanladığımızda ise, nitelikli öğrenmeyi de oluşturmuş oluruz.
Peki, sağlıklı bir zihin yapısı oluşturmak için neler yapmalıyız?
Zihin yapımız çeşitli bilgilerin varlığı ve edinilen bu malumatların doğru yer ve zamanda kullanması doğrultusunda işlerlik kazanır. Tabi bu işlerlik mevcut var olan bilgilerimizin yeni kazanılan bilgilerle doğru bağlantıları kurması ile mümkündür. Öncelikli olarak var olan bilgi birikiminin sağlıklı bir şekilde hatırlanması gerekir. Zira eski veriler olmadan yeni verileri işlemek maalesef hem çok zahmetli hem de hafızamızda kalıcı olamayacaktır. Eskiye dair hatırlanılan tüm bu bilgiler, beceriler, yaşanmış ve tecrübe edinilmiş deneyimler, hatta onlarsız yapamayacağımızı düşündüğümüz rutin davranış ve alışkanlıklarımız bile bizi bugüne getiren temel yapı taşlarıdır diyebiliriz. İşte bu hatırlama işine uygun olan bilgi birikimimiz yeni öğrenmelerimize adeta bir paraşüt vazifesi görerek yavaş ve etkili bir şekilde zihnimize inmesini sağlar. Sonrasında yeni bir öğretinin gerekliliğini hissetmemiz gerekir ki, bu da merak duygumuzu körükleyip, öğrenme motivasyonumuzu artırsın. Elbette kişi bu yeni öğrenmelerin daha çok kendi ilgi alanları doğrultusunda olmasını isteyecektir. Ancak biliriz ki, bazı zamanlar ve durumlarda ilgi alanlarımızla hiçte alakası olmayan konular hakkında bilgi sahibi olmamız istenir. Bu ve benzeri durumlarda hafızamıza belli bir zaman aralığında kullanmak için bazı yeni bilgiler kaybetmemiz gerekebilir. Özellikle okul dönemlerimizde sıklıkla ‘’Bu bilgi hayatımızın hangi alanında karşımıza çıkacak ki?’’ diye sorup istemeyerekte olsa zorunluluktan çalışıp sırf sınavından geçmek için öğrendiğimiz geçici bilgiler olmuştur. Tam da bu konuyla ilgili size bir tüyo vermek isterim. Böylesi zorunlu bir öğrenme durumu ile karşı karşıya kaldığınızı hissettiğiniz an da kendinize şu soruyu sorun; ‘’Bu öğrenmek zorunda kaldığım yeni bilgiler, zihnimdeki hangi eski bilgilerle bir araya gelerek daha anlamlı bir bilgiye dönüşür?’’ Kendinize bu soruyu sorarak zihninizin bağlantı kurmak için harekete geçmesi gereken komut cümlesini oluşturmuş olursunuz. Sonrasını bırakın zihninizdeki ilgili birimler halletsin. Oysa sadece zorunluluk fikrini ön planda tutarsanız bu durumu zihniniz, sevmediğiniz halde üç öğün yemek zorunda kaldığınız yemek gibi düşündürüp midenize krampların girmesine ya da başınızın şiddetli bir şekilde zonklayarak ağrımasına sebep olabilir. Belki de, ‘’ Aman boşver, ne olacaksa olsun!’’ diyerek boş vermişliğe ve sonucunda da o dersten ya da sınavından kalmanıza neden olabilir.
Hafıza demişken, hafızamız kabaca uzun ve kısa süreli olmak üzere iki kısma ayrılır. Kısa süreli hafızamız anlık durumları kısa bir süre içerisinde (takribi 15-20 sn) çizip yazmazsak kaybolduğu bölümdür. Uzun sürekli hafızamız ise eski ve yeni bilgileri en anlamlı ve eklektik bir biçimde birbiriyle kaynaştırıp, en sade şeklini vererek örüntüler kurması ve bu örüntüleri yeri ve zamanı geldiğinde kullanarak hayatımıza katmamızı sağlayan bilgi depomuzdur diyebiliriz.
Gelelim yeni öğrenmelerimizin nasıl başlayıp, ne şekilde olgunlaşmasını sağlamamıza…
Daha öncede yukarı da bahsettiğim gibi yeni bir bilgi ancak ve ancak bu bilgileri isteyip istemememize, bilgiye olan ihtiyacımızın miktarına, kişisel merak duygumuza ve hangi ilgi alanımıza hitap etmesine bağlıdır. Tüm bu şartlar oluştuğunda yapmamız gerekenler ise sırasıyla şöyle; İlgili konuyu araştır, konunun farklı bağlantılarını görebileceğin bir zihin haritası oluştur, özetini çıkar, gerek kişisel, gerekse dışında konunun çevrenle adaptasyonunu sağla ve bu konuyu kendine veya çevrendeki kişilere anlatarak yeni öğrendiğin bilgiyi paylaş.
Şu da bilinmelidir ki, bir bilgi ancak yeterli araştırma, doğru sentez, uygun modelleme ve sağlıklı uyulmama ile kalıcı ve nitelikli hale gelebilir. Tüm bunlar yapıldıktan sonra artık hafızamızdaki yeni ve eski bilgilerin birbiriyle kaynaşıp bağımsız yeni bilgilere dönüşmesi an meselesidir.
Son olarak belleğimize büyük uğraşlar sonucu kaydettiğimiz yeni bilgilerin tamamen kalıcı hale gelebilmesi için bir takım fizyolojik ihtiyaçlarında giderilmesi gerekir. Bu ihtiyaçların en başında dengeli ve düzenli beslenme, sağlıklı ve iyi bir uyku gelmektedir. Fizyolojik olarak sağlıklı bir vücut aynı zamanda sağlıklı bir zihin yapısı demektir ve kalıcı bilginin daha uzun süreler belleğimizde muhafaza edilebilmesi için parolamız şu olmalıdır. “Ne yaparsak yapalım, ne yaşarsak yaşayalım ve ne öğrenirsek öğrenelim her zaman pozitif düşünmeliyiz!”
Şimdiden kolaylıklar dilerim👋
Ertan Yavuz / icaforiz_