Bir salıncaklık düşlerim kaldı
Yeniden yıldızlara selam verebileceğim
Gökyüzünün gül cemaline şiirler adayacağım
Hayallerimin ütülenmiş haliyle umutlarıma sarılacağım…
Şarkılar bir zaman sonra şiir yerine geçebilir
Hayatın burnu gerçeklerin yalanlarıyla uzayabilir
Çocukları bırakın, bırakın bilmesinler büyümenin ağırlığını
Çocukluğumu bırakın, bir salıncaklık umudu kaldı
Ellerinde nöbetleşe iyilikler
Kötülüklere selam vermek zorunda kalan…
Hayatı bırakın
Şiirim bile yazıldığı gibi kalmayı beceremedi
Yenilenmeyi seçti
Bırakın umut koksun
Bilirim, ben bilirim elbet
Çocukluğum bilmez
Bir salıncaklık mutluluğu kalmış
Çarşı pazarda satılan bir şey de değil ki…
Nasıl da sever hayal kurmayı
Nasıl da sever salıncağının düşmeyen düşlerini
Bir bilse, dolar belki gözleri
Bu haktan sonra büyümek onun tek gerçeği
Hepimiz büyümeyi istemekle yanlış yaptığımızı anladık
Şimdi yine hepimiz çocukluğumuzu özlüyoruz
Kir pas içinde hayat
Belki yıkansa yıkasak adam olacak
Kendi dileklerimizin kokuşmasına fırsat verdik
Hayata kese atsak ne olacak?
Bu şiir böyle değildi
Az biraz sitem
En çok çocukluk
Bir de neredeyse yıllardır yıkanmamış bir düzeni işliyordu
Vazgeçtim
Aslında biliyorum
Her şey geçer elbet
Önceleri laftaydı
Sonra lafların da geçtiğini anlayınca
Anladım geçmeyen hiçbir şeyin olmadığını
Karşıdan karşıya geçerken aşk şiirlerim
Hayal kırıklıklarımın altında kalıp can çekiştiler
O vakit anladım geçmeyen hiçbir şeyin olmadığını
Öldüler sanmayın
Hâlâ yaşıyorlar
Temiz sevdaların uğuru olabilmek için…
En çok umutsuzluk kokardı bu şiir
Yirmi dört saatte iyice bir banyo yapmış belli ki
Bir salıncaklık sevgim kaldı sanmayın
Ondan bol bende ne var?
Hiç kimseye kinim kızgınlığım yok ki
Nefret bende ne arar?
Küllerimden yeniden doğacağım demiştim
Anka Kuşu’na rakip çıkıp
Onun bile namını yerle bir edeceğim demiştim
Sözümde durdum
Küllerimden doğdum
İnga diyorum bir bebek gibi
Önce i harfimden
Sonra a harfimden doğuruyorum umutlarımı
Bir salıncaklık düşlerim kaldı
Düşlerimle birlikte düşersem
Sakın korkmayın
Dünya düşmüşken bu derece
Ben düşersem aldırmayın
Çocukken bilmezdik hiçbir şey
Bilmemek iyi gelirdi
Hep iyiydi üç maymunla yoldaşlık etmek
Büyüdükçe gerçekler göz doktorumuz oluyor sanki
Gözlerimiz açılıyor
Belki miyop olmak hep işimize geliyordu
Anladım büyümekten başka çıkar yol yok!
O salıncaktaki sarışın kızın bize selamı var
Asık suratlı geçmişimizden daha çirkin olamazmış
O vakit bu yarı çirkin dünyada mutlu olmaya devam
Bir salıncaklık sitemim kaldı
Salladım en sonunda salıncaktan düştü
Tutmadım ve kaldırmadım
Sitemler düşmeliydiler
Sitemlerin benden gitmeye hakları vardı
Çünkü ben sevginin ipinde asılı kalmıştım
Bin gerçeklik mutluluğum kaldı
Vermem kimseye onu
Herkes kendi mutluluğuna sahip çıksın…
Dilara AKSOY