Canım sana bir haltlar olmuş.
Eskiden böyle davranır gibi davranmazdın,
Yüzün gözün buruşmuş.
Daha fazla direnemem.
Sevince farklı seviyorum, sevgiden boğuyorum sevdiğimi.
Senide boğdum farkına varmaya geç kalmışım.
Geç kalınmışlıklara yeni bir geçlik daha ekliyorum.
Sezai Karakoç, Muazzezi bekleyerek harcıyordu vaktini.
Bekleyecek halim yok, Biraz daha kalmaya, kalkışamam.
Bir daha yüzümü görmeyeceksin söz veriyorum.
Sana kızmıyorum sen tofaş dersin başkası anlar, ben anlamam mesela.
Seni geçmişte bıraka kalıyorum.
Hep kızardın niye geçmişten bahsetmezsin diye.
bilmeni istemedim geçmişim acıyla dolu.
Sen ne zaman konuyu geçmişe getirmeye çalışsan içim acırdı.
Sana anlatmak, belli ettirmek geçmiyordu içimden.
Anlatsam geçecek gibi değildi.
Unutur muyum bilmiyorum,
Beraber geceleri sabahlara kavuşturduğumuzu, vurgulu canım deyişimizi.
Beraber şarkılar söyleyip, sevinç hormonumuza bayram etmemizi.
Telefondan konuşurken, başını dolaba çarpışını duyan içimin acımasını.
İlk sabahladığımız, o öyle derin, öyle güzel, öyle anlamlı gecenin ayazında, üşütüp hasta oluşunu, bunu öğrendiğimde sigara yaktığımı.
Unutur muyum bilmiyorum.
Karşılaşırsak eğer bir gün bir yerde, bana bakıp gelme olur mu Yeniden tanışamayız, üzülür kalırsın.
Ben sana hiç gelmedim,
Sen bana hiç gelmedin,
Ve biz diye bir şey olmadı hiç.
Unutur muyum bilmiyorum,
ama unutmaya çalışırım.
Unuturum, unuturuz, unutmalıyız.
Neyse Unutuşuruz
Hoş git..