Bakmanın bin bir türlü halleri vardı
Sana sevdiğim,
Gözlerindeki kaçamaklıklar beni sana çekerken
Adımlarım adımlarına uyardı yan yanayken
Sen bilmezdin belki
Ben seni düşünürdüm her vakit her gece
Yastığım ve duvarlarım şahittir buna
Gel bir görüştüreyim seni onlarla
Nasılda dile gelirler şimdi seni görünce…
Gel bir gün bana, gidelim sana
Sen demişken, Cennetin en güzel köşesine
Gözlerinin en parıltılı şehrinde kaybolurken ben sende
Sen benden kaçıyordun sevgilim
Şehrin ışıkları bir gün kapandığında
Sana ulaşmaya çalışırken kayboldum bir anda
Kaçtım, koştum en uzak yerlere
Bakmıyordum artık sana, görmüyordum artık seni
Çünkü sen tüm ışıkları kapatmış
Bense kaybolmuştum gözlerinde
Bana baktığında içimdeki yangınlar alevleniyor
Daha fazla kaçıyor daha da uzaklaşıyordum senden….
Sonra senin pencerende bir ışık yandı
Ben oraya doğru koştum, koştum, koştum…
Ve geldim geldim sana…
Boynunun asma köprüsüne atlayıp
Ve ellerinden tutup bu hayatta
Koca Ankara da seninle bir bütün olup
Puslu bir gecede kollarında yaşamalıyım bu hayatı
Ve sonra
Gözlerine bakıp kaybolurken, bu hayatta benimle olduğun için
Sana ne denli güzellikler vereceğimi söyleyeceğim kalbimin en sakınası yerinden
Sana dünyanın en şanslı kadını olduğunu hissettireceğim
Ve ben bilmeni istiyorum ki,
Bunca zaman bu kadar ritimlenmemişti kalbim
Ve bunca vakit gözlerin gibisi değmedi gözlerime
Göz perdelerime çizdim güzelliğini
Gökyüzünü çizdim kahve gözlerine bakarak
Yıldızları yerleştirdim kirpiklerinden alıp
Ben seni çizdim kendi dünyama
Seninle yaşlanayım diye…
Geceye sardım seni gündüz,
Çünkü seni sevmek geceyi gündüze çevirmek gibi
Ne hoş bir hayal ne boş bir rüya…
Seni sevmek gerçek bir yaşamdır gözlerine kapılırken
Seni sevmek güzel şeydir İstanbul Hanımefendisi
Seni sevmek büyük bir işti ve ben bu işe seni gördüğümden beri
Büyük bir hevesle kalkıştım…
Ve büyük bir hevesle seviyorum seni…
28.10.16
Burak Karabay