Oturdu sırtını taş balkonun duvarına yasladı zamanın sarkacını cebinden çıkardı. Zamanın içinden spiral bir devinimle gidip gelmeye başladı. Motor sesi ile irkildi, motorun çıkardığı sesi üç dilde düşündü ‘Ses, Veng, Deng ‘ geçmişten ve gelecekten seslerdi. Yakarış sesi, düğün sesi, ağlama sesi, kahkaha sesi, konuşamamanın sesi, rüzgarın suyu hırçın ve nazikçe okşadığı ses,rüzgarın perdeyle dans ettiği ses, pencereyi dövdüğü ses, bebeğin ağlama sesi, yaşlı kadının sesi, ihtiyar adamın sesi, kuşun kanat çırpma sesi, iğne yapraklı bir çam ağacının rüzgarla temas ettiği sıradaki ses, metro, metrobüs, otogar, hava alanı ve otobüs bekleme alanlarındaki ses, sessiz toplu yaşam alanlarında yaşanmışlığın ve yaşanmamışlığın sesi ve sessizliği. Yetişmenin telaşı, varmanın sevinci,gitmenin üzüntüsü-sevinci, kalmanın üzüntüsü-sevinci, görmenin ve görememenin yarattığı sevinç, şaşkınlık, üzüntü, mutluluk, mutsuzluk sesleri. Karıncanın ritmik adımlarla giderken-gelirken çıkardığı ses, atın toynağının toprağı öptüğünde anın çıkardığı ses, yağmurun toprağı dövdüğü yada yıkadığı anın ses, saat kadranında dönen zaman bekçilerinin çıkardığı sesler. İhtiyar kadının ellerinde ki kırışıklığın ekmeği bölerken çıkardığı yaşanmışlığın yaşanmamışlığın ve yaşanacak- yaşanmayacak yaşamın sesi, ihtiyar adamın yüzündeki çizgilerin ihtiyar kadının ekmeği böldüğünde attığı bakışın çıkardığı yaşanmışlığın yaşanmamışlığın ve yaşanacak-yaşanmayacak yaşamın sesi. Yüzü dönük uzaklaşmanın ve uzaklaşa-mamanın sesi. Zamanın sarkacını aldığı sol cebinden sağ cebine anlık bir refleks ile aldığı yere geri bıraktı.Sırtını taş balkona yaslamaya devam etti, gülümseme sesi belirdi yüzündü. Doğruldu yerinden aklını rahatsız eden bir şeyler vardı yada özlediği bir şeyler. Bu düşüncesinin üzerinden saniye akrep ve yelkovanın üzerinden 86400 defa geçmişti. Oturdu sırtını dayadı taş balkona bu saatlerde taş balkondan şehre bakmayı özlemiş gibi yaptı, anlatırken özlemiş gibi yaptı sigara içmeyi . Aslında özlediği şehre bakmak ve sigara içmek değildi.Çok sevdiği bir insanın sureti taş balkonun duvarlarında yankılanıyordu, gitmenin ve gidememenin sesi yankılanıyordu taş balkonda.Bir balkon vardı…. mabede dönmüştü tam o vakitlerde gece olup herkes kendine çekildiğinde bir veda sesi sarar bütün bedenini irkilme sesiyle beraber. Yanağını okşayan el artık neşter olmuştur neşter gibi kaburga kemiklerinin arasını keser.Ve ay döngüsünün tam ortasında tükenen sigara ve çay sesi değildi, Bir insan tükeniyordu… Sessizce… Hava sessizdi soluk alış-verişi derin… Mezopotamya’da her bir kırıntıyı coşkun bir nehir gibi zihnimin dalgalı akışlarında saklı tutuyorum… Ve bir ses başlattı her şeyi ve bir ses bitirdi her şeyi….
*Veng: Ses (Zazaca)
*Deng:Ses (Kürtçe)