Karanlığın ortasındaki bir ışık gibi… Cılız, titrek, sönmeye hazır bir ışık… O kadar güçsüz ki; o kadar farkedilmez! Kendisi bile şüpheli varlığından. ” Söndüm mü? Hâlâ yanıyor olamam! O zaman hissettiğim bu sıcaklık neden? Yooo.. Hâlâ yanıyorum.”
Haksız değil aslında! Biz de farkında değiliz o ışığın; görmüyoruz.Göremiyoruz. Ona varlığını kanıtlayan sıcaklığı hissedemiyoruz.
Sessiz bir dünya bizimki. Gürültünün oluşturduğu bir sessizlik…
Bir gürültü var; evet! Hem de desibeli yüksek bir ses… Herkes de duyuyor üstelik. Duyuyor ama algılayamıyor! Anlamlandıramıyor! İşte bu yüzden sessiz. Herkes konuşuyor; ama sadece konuşuyor. Dinleyen yok. Anlayan yok. Anlamaya çalışan yok. Kendi sesimizde, gürültümüzde sessizliği dinliyoruz. Belki de becerebildiğimiz tek şey; kendi sesimizden sessizliğimizi dinlemek. Ne var ki pek işe yaramıyor bu. İrdelemiyoruz sessizliği… Aslında gerçekten duyabilsek, anlayabilsek neler söylediğini… Düşünebilsek birazcık olsun.
Olmuyor ama! Yapamıyor değiliz oysa; yapmıyoruz! Vaktimiz yok ya çünkü! Evet; belki de gerçekten yok vaktimiz. Yaşarken bir saniye durup nefes almaya bile… Oysa hergün işe, okula gitmeye vaktimiz var. Dedikodu yapmak için bile fırsatlar yaratıyoruz kendimize… Yemek yiyebiliyoruz, uyuyabiliyoruz. Biraz şanslıysak kitap okuyabiliyoruz. Herzaman TV için vaktimiz var. Sanal hayatı da eksik bırakmıyoruz asla! Peki bunları yapabiliyorken durup bir an neden sorgulayamıyoruz kendimizi? Bir an neden düşünemiyoruz? Otobüste, yolda yürürken, yemek yerken… Bir an olsun düşünmeye vaktimiz yok!
İşler, güçler, aşklar, ilişkiler… her şey için planlar yapabiliyor; bunları uygulamakta da sorun yaşamıyoruz. Ama gel gelelim ki kendimizi düşünmekte sınıfta kalıyoruz. Yılın kişisi olabiliyor, evimize plaketler, ödüllerle dönüyoruz… Ama bir an durup ‘ Ne yapıyorum ben? Mutlu muyum? Neydim; ne hâle geldim?’ diye düşünmüyoruz. Ama yooo bu konuda sınıfta kaldık. Mazeretimiz yok!
Artık bir sesimiz yok. Gerçek ses; düşüncelerimizin sesidir. Gırtlağımızdan çıkan boğuk sesler, beynimizi durduran gürültülerdir. Ve artık dünya çok sessiz…