Sevgilim… Sana döşediğim sitemlerin hiçbiri seni bana getirmeye yetmedi. Sitemlerim o kadar çoğaldı ve o kadar boyumuzu aştı ki, geldiysen bile seni göremiyorum. Başımı uzatıyorum, sanki bir yığın çamaşır birikmiş de, görünmesi gereken bütün güzellikleri kapatmış gibi. Sitemlerim sadece çoğaldılar, hiçbiri hâlime acıyıp, sevgilimi bana getirmeyi akıl edemedi. Vicdanları doğuştan kördü.
Canım aşkım… Hasretin kaçıncı günü bilmem; ben diyeyim bin, sen, de sonsuz… Sonsuz defa hasretler geldi geçti üstümden, adımı hasret sandığım hezeyanlı günlerim de oldu. Hasret de getirmez mi seni? Ona en derin şükranlarımı sunarım. Böyle bir özlemek, insanın kendisine hasret kalması gibi bir şeymiş. Aynaya bakıyorum ama kendimi görmüyorum. Çok özlüyorum, dokunuyorum tenime; dokunuyorum kanayan yüreğime, içini açıp bakma telaşı duyuyorum, sonra dokunurken bile anlıyorum yüreğimde senden kalma dikenlerin olduğunu. Çünkü dokunduğum an yüreğim fena acıyor…
Gülün olmaya razıyım, dikenlerinle birlikte. Acizlik değil; kırık kanatlarımı tamir etme telaşı… Sen bana uçmayı öğretmezsen ben bu aşktan gitmek için de uçamam ki, gidemem. Ben bu aşkta kalırsam sen rahat eder misin ki? Sevilmek kimi üzmüş ki…
Canım sevdiğim… Günde beş saniye dahi olsa aklına gelmek için bilet ayırdım, sadece beş saniye bile yeter bana. Balık hafızalı yârim var demem, alay etmem. Ben istedim beş saniyeyi, onun hafızası hiç kimseyi unutmadan herkesi almaya yeter derim. Savunurum seni yıldızlara karşı, onların parıltısını unuturum aklına gelişimle.
Sevgilim… Rüyalarımdaki başrolün ne zaman sonlanır? Sitem değil bunlar, yoksa sitem mi?
İten sen olunca, biten ben olunca, sitemler olunca bu aşka söz gelir mi? Savdım çaresizliklerimi, sırada gönül sarayımda tahtıma alacağım bir sen var… Hep sen var.
Dinlediğim şarkılar da sesimi duyurmazlar mı sana? Çok, çok, beter olurcasına çok özledim.
Kendimi özler gibi, yeni biten yaza hemencecik özlem duyar gibi; sonbahar yapraklarını elime almayı ister gibi, özler gibi özledim seni…
Gözyaşlarımla acındırmak istemem kendimi. Onları gidişinin ardından döktüğüm bir kova su niyetine say, sen gittiğinde ve ben bittiğimde nefret gelir sanmıştım, gelmedi. Gidişin bile senden nefret etmeme yetmedi. Seni Seviyorum. Seviyorum, çok, çok, çok seviyorum.
Gözlerimde güneş doğar, eğer bir kerecik olsun gelirsen. Aklının kıyısında beste yaparım sana, denize sıfır hayaller kurdururum ikimiz için besteme… Hiçbir notam eksik olmaz sen gelirsen.
Ben gelemem. Aşka söz verdim, sen kapılarını açmadan bana, ben gelemem. Adımların adım olsun.
Bak, sesim geldi. Sesim koşar adım geldi sana. Bitir hüzünlerimizi, sende yoksa hüzün; gerekirse onu da bana ver. Onu vermek için de olsa, bir kerecik de olsa gel.
Ben bu üç harf için doğdum sana, sen üç harfli ‘git’lere beni sığdırma.
Sana geldiysem senin kaderin benim, kalbime yazıldıysan kaderim sensin. Kadere çelme taktığın yetti canım sevgilim, bırak da gülsün. Tek seni bana versin, ben senin canın olurum. Tek beni sana versin, ben hayatımın sonuna kadar ikimize yol olurum. Umutlar, aşklar, mutluluklar geçer üstümüzden.
Sevgilim, ben sevgilin… Sevgi çiçeğinden tek bir yaprak bile koparmadan bekliyorum seni.
Saatimiz aşkı çoktan vurmuş, günahlar geçmişin olsun. Sevaplarını sal üstüme, kaçarsam sensizlik sonum olsun…
Dilâra AKSOY