Sevgiyi öldürdüler sevda ormanında
Dallarını kırdılar, çaresizce inledi
Çiçekler bir avuç toprakla uğurladı
Rüzgar uğuldadı eskileri anarcasına
Yapraklarda katıldı bu mateme
Savrulup kül oldular yanarcasına…
Sevgiyi öldürdüler, şiirsiz satırlarda
Selamsız mektuplarda katlettiler
Gülen gözlere yaş doldurdular
Kadehlere kahır aktı şişelerden
Dost sohbetleri yok artık
Eser kalmadı eski neşelerden…
Sevgiyi öldürdüler, anlamsız şarkılarda
Nağmeler sözcüklerden utanarak
Söylenen deyişlerin bir tadı yok
Kim yazdıysa o dinlesin dediler…
Sevgiyi öldürdüler, ama yok edemediler
Tıpkı her bahar açan gül gibi
Açtı durdu içimizde bir köşede…
Hep dünü yâd ederiz ne hikmetse
Şimdi uzaklardasın gönül hicranla…
Kulaklarımda eski bir beste çalıyor
İçten, duygulu bir hanım söylüyor
Sıcaklığını yüreğimde hissediyorum
Güzellikler sarıyor her yanımı
Bakışlarımda sevecen pırıltılar…
Olması gerekenler bunlar güzelim
Tanrı bebeklerden vazgeçmedikçe
Gün, her sabah güneşle uyandıkça
Eski şarkılar içimizde çaldıkça
Ve ben seni her geçen gün daha çok
Daha da çok özledikçe, sevdikçe
Sevgileri kim öldürebilir ki?
Ferhat AĞAOĞLU