Şiir nedir? Ne işe yarar? Şiir okuyucu için ne ifade eder? Bu soruları çoğaltmak mümkündür. Aslında, şiir çağlar boyunca insanoğlunun gönlünde yatan henüz uyanmamış güzelliklerin uyanarak dile gelmesi hecelerle sözlerle içinde var olan iyiye, doğruya ve güzele ulaşma yol göstermek için, duyguların dile gelmesi için bir dildir gözdür adımdır nefestir… Şiirin olmadığı yerde gönülde uyanan güzellikler uyanmayınca, haliyle insan sevgisi her daim eksik kalacak, tamamlanması mümkün olmayacak, hatta insanlar korkunç bir duygusuzluğun girdabına azgın yok eden parçalayan pençesinin içine düşecektir. Çünkü şair bu güzel duygularla, güzelliklerle hislerle yazdığı şiir, yaşadığımız dünyanın içine usul usul gülümseterek gezecek, güzelliklerine yeni güzellikler katmakta birlikte insanın bu güzellikler içinde daha renkli, daha güzel ve daha anlamlı gülümseyen gülümseten hayatı olacaktır.
Şair şiirle daha güzel bir dünyaya sığınabilmemizin yolunu gösterir, şiirle bizler ancak çirkinliklerden kurtulabilir veya rahatsızlığını duyduğumuz her yükten şiirle kurtulabiliriz. Şiirin okuyucuyu bu gülüşüyle sarmasıyla sonsuz etkileme gücü hissi ile uyanmayan yatan duygularımızı uyararak, monoton olan yaşamımızın bütün yönlerini, önümüze sererek uyuyan fayda vermeyen duygularımızı hislerimizi harekete geçirerek neşeli hisseden duyan edecektir. Yaşamımız boyunca bizi güzelliklere ulaştıran şiir, kuşkusuz şairin gece gündüz sürekli haşır neşir mütemadiyen bir çalışmasının emeğinin alın terinin ürünüdür. Bilirsiniz hayatta emeksiz, özverili çalışma isteksiz yola çıkmak, bütün yetenek dalında meyve veremeyeceği için, şiir yazmak da şair için mütemadiyen bir çalışma dalı aşkı işi yolu olacaktır.
Üşüyor musun?
Üzülme bee!
Gel yanıma..
O kadar yaktın ki canımı;
Isınırsın. Üşümezsin bir daha.
Cemal Süreyya
Affedemem, çok geç demek gururdan başka bir şey değilmiş
hâlâ sevgi varsa içinde eğer.
Tutsak kalbimin kapılarını kırıp, içine baktığımda anladım.
Ve gurur, kaybedenlerin, acizlerin maskesiymiş,
Sevgi dolu yüreklerin gururu olmazmış.
Yüreğimde sevgi bulduğumda anladım.
Can Yücel
“Dün sabaha karşı kendimle konuştum
Ben hep kendime çıkan bir yokuştum
Yokuşun başında bir düşman vardı
Onu vurmaya gittim kendimle vuruştum”
Özdemir Asaf
Ben sana uyandım yine,
Sen başkalarıyla uyurken…
Edip Cansever
Benim kelime hazinem çok geniştir, derdim. Senin bir kelimene yetemedim;
Git, ne demekti sevgilim?
Nazım Hikmet RAN
Ben sana mecburum bilemezsin
Adını mıh gibi aklımda tutuyorum
Büyüdükçe büyüyor gözlerin
Ben sana mecburum bilemezsin
İçimi seninle ısıtıyorum.
Atilla İlhan
Seviyorum seni ekmeği tuza banıp yer gibi
geceleyin ateşler içinde uyanarak
ağzımı dayayıp musluğa su içer gibi,
ağır posta paketini, neyin nesi belirsiz,
telaşlı, sevinçli, kuşkulu açar gibi,
seviyorum seni denizi uçakla ilk defa geçer gibi.
İstanbul’da yumuşacık kararırken ortalık
içimde kımıldanan bir şeyler gibi,
seviyorum seni “Yaşıyoruz çok şükür!” der gibi.”
Nazım Hikmet Ran
Umarım ne demek istediğimi size bu kısa şiirler örnek olarak yeter. Bir şiirin nasıl yazılacağı konusunda elimizde hazır olan formülü yoktur, yetenek okumak okumak okumak istek ve Allah c.c. yaz kulum demesi gerekir ki şiir yazılsın, benim aklıma gelen sadece bu bu fikirde bana aittir belki sizlerde ben gibi biliyorsunuzdur. Çünkü her şair ayrı bir cevher ve değerdir ve ayrı bir düş gücüne, hayale, imgeye, Gönül’e seslenen, anı, duygu, coşku uyandıran, etkileyen bir tarzda şiir üretir. Örnek verilebilecek, taklit edilebilecek yolu yoktur ilham gelir yazılır. En iyi yazılmış iyi şiirlerin ortak yanlarına şöyle bir baktığımızda, kendinden önceki şairlerin şiirleri bir adım aşan, yaşanılan ana zamana veya çağa damgasını gönül diliyle vuran, toplumsal değerleri canlı tutarak tüm insanlığı sarabilecek söyleyiş, duyuş hissediş, düşünüş güzelliği ile saran bir gönül diliyle şairin yazdığı şiirlerin sahip olduğunu görürüz.
Şiir yazan şair öncelikle ne yaptığını ne yapması gerektiğini şiirle iç içe yaşayarak, ne yapmakta olduğunu zaten bilendir. Eğer bir şiir şairin gönül dünyasından akan pınardan damlayarak akmıyorsa, hislerinin çiçek bahçesindeki çiçeklerden kokusunu almayarak kokmuyorsa sancıların içinde yatmayarak gezmeyerek sancı çekmeden yazmayı istiyorsa bunca zahmetli işe girmeyerek, kısa yolda hemen şiir yazacağım diyorsa yazmasın… Okumak okumak okuma aşkı yoksa birde alenen şiir yazma yeteneğine sahip değilse, bu işe kalkışması gülünç olur faydasız olur. Gecelerde herkes uyurken sen sancıların içinde sancı çekmiyorsan sancılanmıyorsan toplumun dertleri ile sancılanarak hissetmiyorsan yatamıyorsan, şiir yazılmaz… Şiir yazmak, kolay bir uğraş olarak görüldüğü aman bunca zahmete ne gerek var, üç heceyi yan yana getirir yazarım denildiği müddetçe ortaya çıkacak eser, duygu his şiirden çok uzak ve ilgi ve alakası hiç olmayacaktır. Yazım Üstat Sabahattin Ali’in çocuklar gibi şiir ile noktalıyorum.
“Bende hiç tükenmez bir hayat vardı
Kırlara yayılan ilkbahar gibi
Kalbim hiç durmadan hızla çarpardı
Göğsümün içinde ateş var gibi
Bazı nur içinde, bazı sisteyim
Bazı beni seven bir göğüsteyim
Kah el üstündeydim, kah hapisteydim
Her yere sokulan bir rüzgar gibi
Aşkım iki günlük iptilalardı
Hayatım tükenmez maceralardı
İçimde binlerce istekler vardı
Bir şair, yahut bir hükümdar gibi
Hissedince sana vurulduğumu
Anladım ne kadar yorulduğumu
Sakinleştiğimi, durulduğumu
Denize dökülen bir pınar gibi
Şimdi şiir bence senin yüzündür
Şimdi benim tahtım senin dizindir
Sevgilim, saadet ikimizindir
Göklerden gelen bir yadigar gibi
Sözün şiirlerin mükemmelidir
Senden başkasını seven delidir
Yüzün çiçeklerin en güzelidir
Gözlerin bilinmez bir diyar gibi
Başını göğsüme sakla sevgilim
Güzel saçlarında dolaşsın elim
Bir gün ağlayalım, bir gün gülelim
Sevişen yaramaz çocuklar gibi”
Sabahattin Ali
Şiir gibi gülümseyerek gülümseterek sevgiyle kalın.
Mehmet Aluç