Hayatta her zaman sorumluluk almakla yükümlüyüz. Her an bir konuda karar verip onun sorumluluğunu almakla. Her şey zorunluluk… Kendi kararlarımızı alırken bile onu vermeye mecbur ediliyoruz aslında. Başka seçenek yok çünkü. Bunun adına da hayat diyoruz. Yaşamak…
Her zaman üçüncü bir seçenek var mıdır? Bu günlerde bunu sorguluyorum. Karar vereceğimiz üçüncü bir seçenek. Bazı soruların cevapları yalnızca iki seçenekli. Maalesef ki… Aksini iddia edebilecek olan var mi aranızda? Sıkışıp kaldığımız su küçücük dünyada çoğunlukla başımıza gelenlere ya da gelecek olanları; sonunda kadere bağlayarak kendimizi rahatlatmaya çalışıyoruz. Psikolojik bir rahatlama yaşıyoruz. Kabullenmek bir güç gösterisidir. Ama başa gelen her şeye razı olmakta aptallık. Her şeye amenna diyemiyorum ben. Sorguluyorum; gün be gün daha da artarak. Yalnız olduğumu da düşünmüyorum.
Gecen her şey ömrümüzden gidiyor ve biz bakakalıyoruz sadece. Olmuyorsa olmuyor işte. Hayır, hayır… Kabul edemiyorum. İnsanlar zorlaştırıyor bazı şeyleri. Bazen egolarımız sebep oluyor buna. Çoğunlukla hatta… Bir adım atsak, hoşgörülü olsak hallolacak her şey. Ama gözyaşı, ayrılık; acıklı sahneleri seviyoruz. Sonra başka seçenek yoktu oluyor. HAYIR… Sen buna engel oluyorsun sadece.
Elimizde olan her şeyin değerini bilelim, farkına varalım. Bazı şeyler bir defa gelir insanın başına. Ve… Sadece iki seçenek vardır önünde. Ya tamam diyeceksin ya devam. Elindeki gökyüzünün farkına var. İçinde neleri barındırdığının. İki şıklı sorularda kararını dikkatli ver. Son pişmanlık fayda etmiyor…