Merhaba demek kadar kolaydi insanlarin birbirini sevebilmeri.Ya ihanet çizgisine sigindik ağlayıp sizlandik yada aydınlıkta karanlık yaratıp orada saklandık.Oysa tek sorun bizdik.Sevemiyorduk .Egomuz dışında hiç bir şeyi.Hele ki biz kadınlar.Gormeyelim bizden bir adım ötede bir başka kadın.En büyük hedef yapıyorduk.Peki erkekler ?Olur mu daha fazla daha fazla FLÖRT. Belki dünya için zerre önemli değil zannedip kendini önemsenme gayreti ile saga sola çatıyorduk.Kadin erkek çoluk çocuk.Ayni fabrikadan çıkmış birbirini tekrar eden izler sürüyorduk.Adina ise entellektüellik bireysellik ve daha bir sürü saçma şey diyorduk.Yahu söyleyin kacimiz yalnızca tramvay içinde kulaklık olmadan seyahat eden genç görüyoruz.Ya da kaç mutlu evlilik var.kac yıl sürüyor. SIDDET YAŞAM FELSEFEMIZ OLMAK ÜZERE.KORKUYORUM.ÇÜnkü bizim gibi bir toplum bu hale gelmemeli.Tekrar ayağa kalkmali.Bakkal ruşen amca merhaba merhaba ozom. Şalgamci Selahattin amca merhaba dediğimizde ücretsiz tane yeme lüksümüz olmalı. Ya da karşı bahçeden 5 dal erik göz hakkı olarak alindiginda onun göz hakkı olduğu çocuklara tanınmış bir insiyatif olduğu hatirlanmali.Cocuklar kadar yetişkinler de birbiri için zararsız duygular besleyebilmeli.Bir insan bir başka insana korkusuzca “seni seviyorum ınşallah çok güzel bir hayatın olur”dediğinde dedikodu malzemesi olmayacak günler gelsin artık.Yoksa durum ” şu andan” ibaret.