Temizlik takıntısı olan bir kadına sorun. Her gün o evi temizlemediğinde, evine dokunmadığında hissettiği hissi ona sorun. Nasıl bir his onu öğrenin. Simetri takıntısı olan bir adama da sorun. Evdeki tabloların yamuk duruşunu düzeltmeyince hissettiği hissi ona sorun. Nasıl bir hismiş onu da öğrenin. Peki, bu takıntıların ve daha fazlasının bir insanda toplandığını düşünün. Mesela bir kadında. Bu kadının bir adama aşık olduğunu düşünün. Nasıl olur sizce? Takıntı ve aşk. İkisi de aynı şey değil mi ? Aşk bir takıntı değil midir ?
Bence öyledir. Kafanda bulundurduğun en güzel takıntıdır aşık olduğun insan. Gülüşü, kokusu, duruşu beyninizde her dakika döner. Bundan hoşlanırsınız. Duyduğunuz sevgi sizi güzelleştirir. Karşılık aldıkça güzellik gittikçe artar. Mutlu olmak mümkündür ve bunun devamı sizce gelmelidir. Peki ya, gelmediğinde ? Mutluluğunuzun sebebi dediğiniz insan ya size hiç gelmediyse veya geldiğinden bir süre sonra ya gidiyorsa?
İşte o vakit başlar takıntının kötülüğü. Su içmek için mutfağa gittiğinizde bardağı elinize alırsınız. Aklınıza onun o sevdiğiniz kişinin o bardağı nasıl tuttuğu gelir. O camı kavrayışı, parmaklarının güzelliğine o an ölürsünüz. Bu düşünce sizi rahatsız eder. Yanınızda olsaydı eğer bunu düşünmek yerine sadece ona odaklanırdınız. Ama şuan düşündüğünüz tek şey onun bardak tutuşundaki elleri.
Temizlik hastası bir kadın 10, 20 belki 30 kere bir fayansı temizleyebilir. Ve sizde aşıksanız ve bu birazda takıntınız olmuş ise sizde o 10,20 belki 30 kere onun profiline girip çıkabilirsiniz. Çünkü onun yokluğu sizin en büyük sorununuz gibi olmuştur ve beyniniz onu takıntı haline getirdiğinden odağınız sadece o olmuştur. Parmaklarının güzelliği, yüzündeki leke, dudaklarının mükemmelliği.. Çıldırıyorsunuz beklide..
Aşk bir takıntıdır. Bu takıntı siz ona sahip olduğunuzda günden güne azalır. Ya peki olamazsanız? Buna çare bulunsaydı o kadar şiir çıkmazdı bu dünyada diye düşünüyorum. Eğer o güzel şairlerin, yazarların kafalarında birer takıntı olmasaydı böyle güzellikler çıkaramayabilirlerdi ortaya ve biz bunları okuma şansına asla erişemeyebilirdik. Hem kötü hem iyi olan ne çok şey var bu dünyada aynı takıntı gibi.
Öyle takıntılar oluyor ki bazen. Onun dokunduğu bir eşyayı saklayıp her gün ona dokunmazsanız o gün iyi geçmeyecekmiş gibi geliyor size. Bu nadir oluyordur belki ama. Sevdiğiniz insan bir yerden sonra sizin şansınız bile olabiliyor yani..
Sevdiği müzikler, okuduğu kitaplara baktıkça onu bulursunuz orada. Tek bir cümle yeterlidir belki. Tek bir şarkı nakaratı. Kafanızda dönüp durur. O dinliyor. O okuyor. Belki seviyor.. Taktınız bir kere o dinliyor çünkü o okudu o satırları. Sevilmez mi dersiniz. İşiniz gücünüz o oldu. O sizin en güzel ve belki en kötü takıntınız. Ortası bile olabilir. Tuhaflığınıza bağlıdır biraz. Belki onun en sevdiği yemek sizinde en sevdiğiniz yemek olmuştur. Daha neler neler.. Sevmek güzel şey, takıntılı olmak ise kafayı yediren bir şey. Bununla yaşamak yaşamaya çalışmak garip bir iş. İşte bunlar hep takıntı. Bunları yaşıyorsanız sizi rahatsız edecek duruma ulaştıysanız umarım iyi olursunuz. Ama aşk bir takıntıdır. Ve aşıksanız zaten iyi değilsinizdir..