Buralar tekinsiz sen bende yaşamadığından beri. Minicik ellerin ve küçücük gözlerin vardı, ellerin sımsıcak yüzün ak paktı. Yaşadığımı sandım gözlerini ve o gülüşünü gördüğümde; sahiden senli benli mutluluk diyarlarında yaşadığımı sandım. Bende doğuşunu izledim önce, doğumunu izledim sular seller gibi akan gözyaşlarımın mutluluk kokan sellerinde. Sıcacıktın, yandım sevginle…
Adını ‘Masal’ koydum, masallar bir varmış bir yokmuş’tan sonra son bulurlardı. Vazgeçtim.
Rüya olsun dedim, sonuçta rüya gibi minicik bir bebektin. Uyanırım, biter diye korktum.
Sevmek neydi ben seninle öğrendim, tanımlayamıyordum bir türlü. Nasıl, ne şekilde sevdiğini hissederdi insan? Seninle birlikte doğmuştum, seninle birlikte büyüyordum aslında. Telâşa kapılmanı istemedim bu yüzden… Hayat ırmaktı, akıp giderdi yüreğinin kusur bulamadığım güzelliğinde… Sonra adını ‘ Irmak’ koymak istedim, ne masal ne rüya ne de ırmak…
Hiçbiri sana yakışmazdı, ya da ben yakıştıramadım. Hem cinsiyetine bağlı değil miydi aşkın da sıfatı? Sen bende minicik, doğumundan bu yana izleyip sonrasında büyütüp bu yaşa kadar getirdiğim bir aşktın. Adını aşk mı koymalıydım? Ama yok hayır…
Ben bir an için de olsa mutluluğun telef olmuşluğunda sana rastlamıştım. Hem bilirdim, ben hiç sevmemiştim seni sadece şefkat dolu yüreğim bir anda aşkının seline kapılmıştı. Yüzmeyi de bilmezdi yüreğim, boğulmak üzereyken imdadıma yetişen seni; cankurtaranım sanmıştım.
Ben hiç sevmemiştim oysaki seni, sensizliğin sökük yanlarını dikmeye çalıştığım anda yüreğime yanlışlıkla batırdığım o iğne sevmişti seni… Karıştırma ikimizi, ben hiç sevmemiştim seni; büyüdük, büyüttük birbirimizi. Yalnızlığın kokusunu almamak için direndiğim anda kokladığım ıslak mendilin nemiydi gözlerime bulaştırdığım, hiç ağlamamıştım aslında senin için.
Bahane sanma bunları unutma isimsizsin sen… Seni gerçekten sevseydim adını oracıkta koyardım.
Ben hiç sevmedim seni, sensizliğin karıştığı derin çığlıklarda yanlışlıkla yüreğimi kaptırdığım o ilk bebeklik anlarını sevdi yüreğim. Ben değildim seni seven, şimdi bahsi kazanmanın şerefine herkes birbirine kendini armağan etsin. Sen benden al seni, sana git…
Ben senden alayım seni, yolum çamura batmazsa bana bir şey olmaz. Korkma, sevmelerim çoğuldur benim… Onları severim; yüreği pamuk, içleri sıcak olan, gönüllü sevenleri…
Tek seni değil, hep seni değil; tarumar ettiğin derbeder hâlimin yolda kalıp yine de ayakta kalmışlığını severim.
Sen büyüdün, artık büyütemem bizi…
Dilara AKSOY