İki iki mi gerçekten ? Peki ya şu kapı şu üzerimize gelen duvarlar . Zihinlerimiz neler yaptı farkında mısınız ? İnsan olduk , dünyanın şeklini bulduk .İçine evler sığdırdık , evlere ; odalar ,kapılar, pencereler.. Güneşi , ayı , yıldızı inceledik . Dünyaya makarna deseydik mesela üzerimize yağan yağmurlara da yoğurt . Daha yaşanası olurdu bence .Kapılara kar deseydik yüzümüze kapandıklarında güneşi görünce eriyip giderlerdi. İnsanlara çiçek demeliydik. Hepimiz birer çiçek olsak ya .Düşüncelerimiz peki.. Şaşırıyorum çoğu zaman dünyaya . Rakamlarla açıklanan şeylere , inandıklarımıza inanmadıklarımıza ,öğrenip öğretmeye çalıştıklarımıza şaşırıyorum işte. Mesela neden bulduk silahları neden öğrendik neden öğrettik . Onlara kelebek deseydik olanlar durabilir miydi ?Ya çocuklar onlar olsa olsa uçurtma olurlardı . Büyüklerin kibirlerinden , hırslarından , inançlarından uzakta uçarlardı. Küçük Prensi okurum hep. Başa sarıp tekrar tekrar okurum. Her seferinde başka bir şey anlatır bana . ‘Kitapta şunlar yazılıydı: “Boa yılanı avını çiğnemeden, bütün olarak yutar ve hareket edemez hale gelir. Sonra da onu sindirebilmek için altı ay boyunca uyur.” Bu orman maceraları üzerinde uzun uzun düşündüm, sonra renkli bir kalemle ilk resmimi yapmayı başardım. Şaheserimi büyüklere gösterdim ve korkup korkmadıklarını sordum. Ama onlar:”Korkmak mı? Bir şapkadan niye korkalım ki?”dediler. Oysa çizdiğim resim bir şapkaya ait değildi. Koca bir fili sindirmekte olan bir boa yılanını çizmiştim ben. Neyse, büyükler anlayabilsin diye başka bir resim daha çizdim. Bu kez boa yılanının midesindeki fili açık seçik göstermiştim. Şu büyüklere hep açıklama yapmak gerekiyor.” ‘ Hep bir açıklamaya başvurmak zorunda kalırlar çocuklar. Keşke sorgulamasak onları keşke izin versek kendi yollarını bulmalarına. Ünlü bir Türk psikologun kitabında okumuştum. Bırakın çocuklar üşüsün hırkalarını almaya kendileri karar versinler gibi bir şeydi anlatmaya çalıştığı sanırım. Henüz bir evlat sahibi değilim . Özel bir şey olduğunu hissedebilmek için sahip olunmasına gerek olmayan ender şeylerden sanırım bu durum. Korkuyorum bir gün bir çocuk sahibi olursam ve ondan en iyi en başarılı olmasını beklersem olur da uçurtmanın iplerini ellerimde istersem onun hayallerini duyamazsam diye . Geleceğe bir not göndermek için buradayım. Sadece var olduğu için seveceğim onu. Başarılı olduğu için değil en iyisi en güzeli olduğu için değil sadece nefes aldığı için , vazgeçmediği için .Çocuklar böyle sevilmeli bence uçsuz bucaksız . Gökyüzünüz bol olsun uçurtmalar..