UĞRANALISI OLMAYAN MEKAN: PENCERE ÖNÜ
Derin kuytu dediğimiz bir mekân var. İsmine Pencere Önü deriz. Kimsenin bilmek istemediği, görmezden geldiği, anlaşılamadığı, sevginin hissettirilemediği, elinin tersiyle köşeye savurduğu, yaptığım kötülükleri hatırlatmasın bana dediği çünkü gördükçe sinirini alt üst edecek mutlu dünyama aman gölge getirdiği hissine kaptırdığı, gecelerce sessizce ağladığını bildiği halde umursamaz tavırlara bürünüp burun kıvırdığı, şımartılmamış ana kucağın kuzuları, zevki uğruna boş vermişliğe vurduğu, akla gelen olumsuzlukların dibinin dibinde yer alan en küçük kıvılcımın yüreğini dağladığı… vs.vs…uzayıp gitmesini istemediğim gizin içselliğini yaşayanlar vardır. Onları düşündükçe sancılarını benliğimde hissettiğimde birde ben yanarım geceleri. Kimsesiz yurduna bırakılan çocuğun pencere önüne geçip ağlamaklı olup gözyaşlarını bir gün silecek, şımartılmaya yükseklere fırlatıp gülen yüzünü görmek için can atan bir ailenin geleceğini umut ettikçe nefesim daralarım o an ya gelmezlerse diye? O yüzden pencere içeren fotoğraflar gördüğümde düşüncelere dalarım. Umut ederim bende onlarla birlikte. Çünkü ne zaman dertlensem çıkılmaz hale gelsem bende geçerim o yere. Kafamı kaldırır gökyüzünden medet umarım. Pencereleri ardı önemlidir bu sebepten. Siz büyükler yer edindirmeyin o mekanı. Siz karar alırken ortalığı kırıp geçirmesin diye dua ederim Ucu çocuklara ve çocukluğa dokunur iyi bilirim. Gözyaşlarına sebep olacaksa, hayelleri sorulduğunda yere bakacaksa lanet olsun o karara dememek için. Savunmasız ve sesleri çıkmıyor diye bu düşüncelere kapılıp incitmeyin, yalnızlığa itmeyin. Misal ben; geceden karar kılmış benim büyüklerim. Sabah kalktığımda kimseler yoktu. İki kanat gitmiş. Kendi dertleri üst seviyede olduğu için sürüklemiş onları bir yerlere. Biz gidiyoruz ama ardımızda bir şey bıraktık neydi demeden. Ben öyle ortada durmuş pencereye bakakalmışım. Biri kolumdan tutsa da yönüme gitsem diyordum. Sesim çıkmıyordu. İlk yalnızlığımla baş başa kalmayı o zaman öğrenmiştim. Hâlbuki çocuk bırakılır mı hiç yalnız? Eee büyüklerin yaşadığı travma yanında çocuğun ağlaması alt üstü oyuncağını kaybetmiştir değerindedir. Hayat işte hüznü yaşatırken arkasından mutlulukla bir araya getirme düşüncesini es geçmiyor. Bir örnek vereyim hâlihazırda. Haftaya kuzenin düğünü. İptal edilemiyor hem ne gerek var ortada önceden alınmış kararı neden diğer insanların kararları baltalasın kimsenin hakkı değil. Neyse…Otobüse bindim kafamı yasladım cama. O yolculuk öyle bir şeydi öyle bir şeydi için dışına çıkacak yeter sus diye isyan edecek öyle bir şey…Sıkıyorsun kendini mahcup olmuşsun yüzlerine bakamıyorsun özür dilemek geliyor defalarca ne olursunuz affedin en güzel gününüzü mahvettik diye. Ne suçu var onların. İncindiler elimi tuttular teselli ettiler. Bundandır kuzenimle karşılaşmak istemeyişim mahcup oluyorum içim parçalanıyor gelinliğin içinde etrafa gülücükleri kısıtlandığı için. Vardık düğün meydanına. Orkestra sesini duyurmaya ve davul çalmaya başladı. Birinin sesini ninni gibi duymak için can atıyordum derdim uyusun diye, diğerinin sesini de düğün havasında olayım dertlenmesinler diye. Aldım yükümü geçtim damat-gelin karşısında oynamaya, oynadıkça saçılsın istiyordum üstümdeki toz zerrecikleri. Dişlerim kendini sıkıyor gözlerim gülmeye uğraşıyor kulaklar sesler sussun istiyor. Yıllar geçti. Kulaklar ve gözler asla unutmuyor küçük bir şey hatırlatsın yeter. Kalp bastırıyor beyin ardiyeye atıyor. Dil can atmıyor konuşmak için. Hala sesim çıkmaz. Bu mekanın özelliği bu. Susmak ve suskunluğumuzda anlaşılmak(!)Velhasıl kelam küçük yaşlarda bende üye olmuştum ve keşfetmek istemediğim yere.İlk kazandırdığı özellik Kendimi telkin etmeye alışmak ve geçecek geçecek ikili kelimeyi beynine şartlamak. Sonrasında ise aman sus dile getirince ne olacak sanki cümlelerini bol tekrarlamak. İşin özü bu mekânda yer alan bizler derdimizin türküsüne ağıtla başlasak da özlü söze ve didaktik şiire bağlarız. Ders çıkartır anlam yükler başkaları yaşamasınlar yaşatmasınlar diye umut ederiz. Her yıl yüz kişi uğruyorsa bu mekâna diğer sene ve seneler sayılar düşsün diye elimizden geleni yaparız. Bu mekanda umutlanır gökyüzüne selam yollarız.