Umut… Bazen gecenin kör karanlığında beliren bir yıldız bazen ise elinden balonunu kaçırmış bir çocuk. Umut öyle tarafsız. Öyle anlarda çıkar ki ortaya değiştirir düzeni. Esen rüzgar ilkbahar olur, batan güneş hiç batmaz hep en tepede hep bu sonsuz mavinin eşlik ettiği gökte durur. Geceler hiç uzun sürmez belki hiç gelmez. Baştan başa değişir insan. Umut ilkbahar’ın belirtisi papatyalar gibi. Sonbahar’ın son yağmurunun ardından oluşan gökkuşağı gibi öyle renkli öyle sade bir o kadar güzel. Umut belki de tüm bunların tersine en uzun gecenin başlangıcı, hiç doğmayacak olan güneşin habercisi, sonbahar’ın ilk yağmuru, papatyaların solduğu ilk gün ışığı. Umut biraz mavi biraz siyah. Gece ve gündüz, sonbahar ve ilkbahar. Umut küçük bir tebessüm veya kuruyan bir damla gözyaşı. Umut hep var oldukça renk değiştiren o kararsızlık o dipsiz boşluk. Maviyken siyaha dönüşen siyahken maviye… Umut öyle küçük bir o kadar büyük. Umut sessiz bir huzur belki büyük fırtınanın habercisi. Tam anlamıyla umut yok oldukça yaralayan var oldukça hayata bağlayan…