Derdim dünya kadar, geçen günün ayazına hasret gönlüm. Sunulanlar, beklentileri karşılasa içime sinecek her şey. Süsü eksik her şeyin, fotoğrafta hep negatifize olmuş bakışlarımız. Mühürlenmiş senden gayrısına sanki. Bir sigara sana yakarım, bir de içim ışıldasa ateşine. Hayat insanı yormuyor, üstesinden gelemediğim gönül savaşları bıkkınlık yaratıyor. Kara yağmur eşlik ediyor içimde. Kârımı zararımı bilebilse gönül, ahu zar etmez bee! Bilinmez, hissedilmez ki… Ne kin besleyebiliyorum, ne sevgi bekliyorum, ne de “kocaman” hayal ettiğim seni!.. Seni sadece kendime anlatabiliyorum. Hep ağlayan, hep sana kelam biriktiriyorum.
Birini düşünün; göz kamaştıran, sesi heyecanlandıran ve terleteni -en çokta düşlere gireni- sevdim. En ulaşılmazı, en güzel hissedilen sevdim. Duyan hayal eder, bulaşan yara mı bu diye? Hiçbir şeyle uğraşmak istemiyorum sadece seni düşleyeyim.
(Lao Tzu) Bilen konuşmuyor. Konuşan bilmiyor.