Hayat sadece sokağa çıkıp dolaşmak değildir veya kendine çok çevre edinmen he tamam arkadaş filan tamam ama biraz kendimize dönüp bir bakalım napıyoruz veya neler yapmıyoruz gerçekten çok merak ediyorum kendimizi tanımlasak kendimiz için ne deriz acaba iyi veya kötü bence daha kendimizi bile tanımıyoruz he ben iyi gözükeyim diye gider iyi yazar kendini veya mazojist tir, kendini kötü göstermek ister ama halbuki kendisinin iyi olduğunu bilmez gerçekten etrafıma bakıyorum kendisini tanıyan ve kişiliği oluşan insanlar çok bu herkes için geçerli tabi mesela bana sorsanız gerçekten bazen iyi ve kötü olabiliyorum derim çünkü bende bilmiyorum bana bazen tuhaf diyorlar bazen haklılar bazen haksız bunun için bir şey diyemem haklılar tuhafın tekiyimdir ama bu zamana kadar yürüdüğüm çizgiden dönmedim mesela edebi fikir konusunda olsun ya her konuda aslında gerek yok böyle şeylere tutup da düz giden bir çizgiyi değiştiremem. Okuduğumuz her kitap bizim için çok önemli aslında bir nevi bakarsak kitaplar fikrimizi yansıtır bir grup cinayet okur, bir grup klasik roman, bir grup fantastik bunun gibi şeyler bunlar bir nevi kişilik oluşturmaktır tabi bu benim kendi kişisel görüşümdür fikir veya tez koymuyorum ortaya. Gelelim asıl konumuza bazı olaylar vardır bunu kişiselleştiririz mesela bir kavgada senin adın geçmez ama yine sen o kavgaya gidersin neden? Çünkü; kavgaya giriş sebebimiz arkadaşlarımıza bağlılığımızı ve cesaretimizi gösterir halbuki bu bir kişisel bir meseledir eğer o kavgaya girmezsek arkadaşlar dalga geçer diye düşünürüz. Sadece bu olaylar değil bir çok olay vardır mesela. Nedense hayatta bir müddet beraber yürüdüğümüz insanların başına bir felaket geldiğinde, herhangi bir sıkıntıya düştüklerini görünce bu belaları kendi başımızdan savmış gibi ferahlık duyar ve o zavallılara sanki bize de gelebilecek belaları kendi üstlerine çektikleri için alaka ve merhamet göstermek isteriz aslında böyle düşünen kendisi aciz ve yatalaktır. Bazen bir noktadan sonra insanın içine bir bunalım çöküyor belli belirsiz nedensiz ve sebepsiz yere kara bulutlar dolaşır sanki çevresinde kimse yokmuş gibi ölücem veya bir şey olacak hissine kapılır insan. Yanlış dünyaya gelmiş bir zavallı vardı. Öteki insanlar gibi, parkların, kahvelerin, ticaret kentlerinin dünyasında varolup gidiyor ve tabloların ardında, kitapların ardında bambaşka dünyalarda yaşadığına kendini inandırmak istiyor ama bir türlü başaramayan bir insan çıkıyor karşımıza ne yaparız ona sen böyle devam et mi deriz hayatta bence öyle demeyiz hatta hiç bir şey demeyiz aciz olarak görürüz onun bir fikre ihtiyacı olduğuna düşünmeyiz neden mi yine kişiselleştirme çabaları insanları farklı algılama veya insanlara sizi farklı algılama çabaları yine bahtsız bir varoluş ve düştüğü çukurdan çıkamamış bir insan. Bu zamana kadar insan hep aynı yere gitmiştir sorgulamamış etmemiş neden hep bilim adamları sorgularda normal insan sorgulamaz bence buda bir kişiselleştirme meselesi aslında hayatımızın her tarafında bu kişileştirme meseleleri var hiç olup olmadık yere.
Herkes bir konu anlatırken neden ben kendimi farklı hissederim veya ben bir şey anlatırken dalga geçmelerine ne demeli, böyle şeylere deli olmaz mı bir insan sebepsiz yere sana gülen insanlar peki sende farklı olan neydi ki veya bir bakıma farklılaşan insanlar gülerken ağlayan, ağlarken gülen ben bunlara değişik derim kendimi herkesten farklı hissettiğimiz belirli yetenekler vardır tabi bazen içinde yaşamasak olayların veya hep kapalı kapılar ardında oynasak kimseler görmeden sessiz sedasız utanmadan sıkılmadan rahat rahat çalışsak etsek ne olur çok merak ediyorum cidden bazıları boş işler peşinde olur bazıları ise ardına bakmadan yürür ve işine devam eder sadece para kazanmak için ve geçimini sağlamak için yapar mesleğini. Televizyonun diktatör dediğine diktatör, terörist dediğine terörist, hain dediğine hain, şehit dediğine şehit, şerefsiz dediğine şerefsiz, kahraman dediğine kahraman diyen uydu alıcıları sizi. Spikerin dudak uçlarında yaşayan; okumaktan, sorgulamaktan, araştırmaktan nefret eden üniversite mezunları sizi.. Hiç okumayın, sorgulamayın, araştırmayın, incelemeyin.. Sadece kumandanın tuşuna basıp ezberleyin.. Televizyonda yemek yiyenlerin görüntüleriyle beslenip, öpüşenlerin sevdasıyla tatmin olup, askere gidenlerin kanlı elbisesiyle cesur olun. Dünyanın öbür ucunda hiç tanımadığınız birini alçak ilan edin, yine dünyanın öbür ucunda hiç tanımadığınız birini kahraman. Yalnız dua edin elektrikler gitmesin ! Sırf siz inanın diye televizyonlarda binlerce oyun dönüyor bana kalırsa bunlar ne gerçek ne yanlış buda karakter ve kişilikle alakalıdır sizi mutlu eden haber ama sizi mutlu edipte diğerlerini mutlu etmiyor olabilir veya sizi üzen diğerlerini mutlu eder şimdi kafamızda kurduğumuz hayaller başlıca bunlar kurgudan ibaret boşuna hayal demiyoruz sevdiğiniz ama bir türlü kavuşamadığınız kız arkadaşınız belki söylesen kabul edecek oda seni seviyordur çekiniyordur oda senin gibi bırakın bu ayakları gerçek dünyaya geri dönün az herkesin dediğine inanmayın veya dedikleriyle kendinizi kandırmayın avutmayın herkes doğruyu söylemez belki burada ben bile yalan söylüyorumdur bana da inanmayın kendinize bakın ve gerçek dünyaya geri dönün asla kendi kafanızda kurgu olmaktan vazgeçin Çok sevdiğiniz bir kız var mesela ama o sizi sevmiyor arkadaş olarak görüyor peki onu sevdiğiniz ve iyiliğini istediğiniz için ondan vazgeçer misiniz yoksa onu uzaktan sevmeye acılar içinde devam edermisiniz ben şahsen onu üzmemek için konuşmam ve soğusun diye kırarım diyicem de şahsen bende acı çekenlerin arasında yer almayı seven tiplerdenim ama bazen bir bakıyorum o kızdan 2 ay sonra nefret ediyorsunuz ona kin duyuyorsunuz bu sırada da farklı kişiler arıyorsunuz olmuyor ve yalnız kalıyorsunuz peki buna ne diyeceğiz sizde erkek olmak bakımından kişiliğimize sığar mı? yoksa her kıza yazmaya devam mı ? tanışalım mı diye ben her ikisinde de yokum açıkçası biraz yalnızlığı tercih eden bir tipimdir ama bizimde bir yüreğimiz var sonuçta bizde aşık oluruz ama bazıları gibi her kızın peşinden değil bir kızın peşinden koşarız koşarız ve yoruluruz söyleyemeyiz çekiniriz niye çekiniriz her şeyi berbat etmekten çekiniriz onun bize mesaj atmasını bekleriz sonuç ne peki elde var sıfır bu her zaman böyledir içine kapanık insanlar için kafamda hep şu soru işareti vardır acaba kızlar neden serseri tiplerden hoşlanır da ona kıymet verecek kişilerden hoşlanmaz bunu çok merak ediyorum açıkçası hatta bazen kendimle bile kavga ettiğim oluyor. Bazen yaşadıklarımızla herkese örnek olurken bazen ise gülünç duruma düşebiliyoruz bunun sebebi herkes kendini düşünmesi şimdi kusura bakmayın ama böyledir şimdiki hayatlar bunu gerektiriyor herkes kendini düşünüyor, siz ne kadar kendinizi iyi bilirseniz bilin ama bir o kadar kötüsünüzdür bunu hiçbir zaman unutmayın. Necip Fazıl’ın bir lafını söylemek istiyorum “Sonunda ‘eyvah’ diyeceğin şeye, başında ‘eyvallah’ deme, pişman ol fakat pişman ölme”
Bizler ise hep düşünmeden hareket ederiz birbirimizi kırarız üzeriz ama sonradan pişman oluruz belki kibirimize yeniliriz ama yine de özür dilemeyiz çünkü kendimize ne yaptıysak özür’ ü yakıştıramayız ama yine de içimizde kendimizce bir sıkıntılar vardır ve vicdanımızla baş başa kalırız.