Hayat okadar sıradanki artık arabaların kırmızı ışıkta durması bile sinirimi bozuyor.İnsan hergün aynı seyleri yaşamaktan önce neşesini kaybediyor.Bu ona bir ilacın yan etkisi gibi etki ediyor.Olur olmaz seylere gülmeye başlıyor. O an insanların ona belertmis olduğu şaşkın gözlerle karşılaşıyor .O anda anlamsızca olsa da o sahte kahkahalar da yerini yine eski o hicbir seyden beklentisi olmayan yüz ifadesine bırakıyor .Sahi hiç gördünüz mü bu ifadeyi?Görmeniz için yasamanız gerekiyor oysaki…
Zamanla insan o konuşkan benliğini kaybetmeye başlıyor .Dalıp dalıp gidiyor .Ama ne nereye daldığı belli ne nerden çıkacağı ne de ne zaman çıkacağı.Öylece dalıp gidiyor o düşünce karmaşasına. Daldıkça daha da mutsuz oluyor ama bu durumdan pekte rahatsız olmuyor. Çünkü o düşünceler arasından onu bu durumdan çekip çıkaracak bir düşünceyi arıyor. Arıyor arıyor… Sonunda vazgeçiyor aramaktan. aslında bu vazgeçişle sadece aramaktan vazgeçmiyor .Kendinden de vazgeçiyor ve o düşünceler arasında artık tamamen kayboluyor . Elinde son kalan sey umudunuda kaybediyor. Zaten onuda kaybedince elinde hiçbir sey kalmıyor.