Ayrılıklar…
Annene, babana, ailene veda. Belki sevgiline veda. Gidişler ve umutsuz umutlar. Bekleyişler… Kalanlar ama kalamayıp arkasından koşturup yetişemeyenler. Ağlayanlar, sızlananlar…
KAÇIŞLAR.
Kalmaları için dil dökenler dil dökerken gözyaşı dökmeden edemeyenler.
Okumaya gidenler, askere gidenler, yalnızlığa gidenler ve sonsuzluğa gidenler. Kısaca arkasından ağlayanlara arkasından su döktürenler. Boş ve israf olduğunu bile bile su dökenler.
Ve ıslak yolları, kaldırımları, ıslak beton kokularını arkada bırakıp, hiçbir üzüntü hissetmeyen ama ısrarla hissettiğini söyleyerek koşa koşa gidenler. Arkasından öylece masum masum bakakalan çocuk gözlüler.
Gözleriyle koşana bakan koşan gözlüler.
Hevessiz ve nefessiz kalan koşan boş gözlüler.
Koşarken boşluğa ve yokluğa koştuğunu bilen zalim gözlüler.
Kaldığını ve hep kalacağını bilenler…
Hepsi sessiz ve olanların içinde değil olanlar onların içinde. Olaylar onların içinde. Kalbinde ve ruhunda.
Sessizlik…
Ölüm kadar sessizlik.
Ve kalan…
Ve gidenler