Kahvemi aldım oturdum masamın başına…
Yazmaya koyuldum, o güzel yaz aylarının coşkulu hislerini..
Bundan on beş sene evvelki haletiruhiyemi…
Yamaçlardan aşağı doğru boylu boyunca koşmayı, kimi çocuğun hayvanat bahçesinde ya da belgesellerde gördüğü hayvanları köyümüzde gördüm. Tavukların yeni yumurtladığı yumurtaları soğumadan kırıp yediğimizi biliyorum. Şimdiki çocukları geçtim, hangi anne baba biliyor bu duyguyu…
Çivileri gevşemiş, bir parçası kırılmış, oyunlarımızın vazgeçilmez parçası oturduğumuz iskemleleri çocuk aklıyla onarmaya çalışmak en iyi meziyetlerimizdi. Şimdikiler iskemle desek ne der acaba…
Çiçekler sulanırken, halılar damlarda yıkanırken bir de suyla oynamanın en eğlenceli hali…
Bir de hepimizin minder köşelerine kurulduğumuz hali vardır, ‘’Bir Evde’’ oyununu oynayarak uyuduğumuz günler… Çağımız gerçek çocukluğu yaşayıp tadamıyor maalesef…
Her şey aynı kalmıyor tabii, zaman geçerken insan hep şu an ki zamana ayak uyduruyor. Başa dönecek olursak, haletiruhiye derken; işte gençlik zamanlarımızın cıvıl cıvıl ruh hali diyelim…
Hayata belli değerler ile geliyoruz. Anne ve baba gibi daha sonra bu değerlerin üzerine toz bile konduramayacağımız heyecan veren, bazen ağlatan, çoğu zaman güldüren, kimi zaman da sevindirip, hüzünlendiren kişiler girer sonunu bilemediğimiz ömrümüze.
Genç bir makale yazarı arkadaşım demiş ki ‘’yani sonuç olarak insan kendisiyle baş başa kalır. Bazen öyle acıdır ki ne değer kalır, ne de değersiz kalır. Bir türlü barışamaz, ne kendisiyle ne de başka bir şeyle. Zaman yavaş yavaş kaybettirir.’’
Yeri geldi meslektaşımın düşüncelerine katıldım. Sanki bu biraz ‘çocuk kalsaydık her şey daha güzeldi’ düşüncesini oluşturuyor.
Siz ne dersiniz bilemiyorum ama hayattaki tecrübeler olsa gerek zaman zaman farklı düşüncelere yer veriyoruz içimizde. Hayatı güzel kılmak elimizde, bu da umudu kaybetmemekten geçer.
Diyeceğim şu ki, en kuvvetli his ‘yaşıyorsak umut var’…
Umudumuz hep var olsun… Işığımız sönmesin…
Çoğu kez söyledim kimi umursadı, kimisi umursamadı…
Beni soracak olursanız, inandığım doğrularla umudum hep var öyle ki buradayım…