Belki defalarca intihar sonrası ölememem bir işareti’ dir hayatın, ‘ta kendisi Cehennem. Belkide cennet yada araf.
Reenkarnasyon’ a inanan bir insan için ölmek pekte kolay olmayabilir fakat bu yazar saçmalaya’ dabilir.
Kendi semtim’ de müptezel olarak adlandırılmaktan asla utanç duymadım, hayatın kendi kaygısı, müptezel’ e düşmüş diyenleri’ de asla unutmadım. Belki hayatımı verdiğim bu semt’ de tek dostumun bile olmayışı, karşıma kendim kadar delikanlı bir insanın çıkmayışıdır.
Olum ne diyo bu çocuk diyenlere cevabım’ dır; Dostum bu iş Dostoyevski ile Emrah Serbest’ in harmanlanışı, tadına asla bakamayacağın. Yolda sigara isteyen sinyalcilere sigara verişimiz korkaklık olarak adlandırılabilir. Doğrudur.. Harman kalanın halinden, sigarasız kalanlar anlar. Asla sigaramı babamın yanında içmezdim, pakedi dahil göstermezdim, korkudan değil saygıdan.. Bu semt’ in sokaklarında Ahmet Kaya’ da dinledim, elimde bira, Hani bir şarkı varya, çok’ da hatırlamadığım, Saçlarına aklar düşmüş be Reis yaşananlar rüya düşmüş be Reis.. İçer’ dekilere, mezar’ dakile Selamım olsun Reis!
– Siyaset’ i futbol’u bitti be abi, Askerden’ de kaçıyormuş.
En küçük kavgamı lise’ de Haydarlılara karşı verdim be abi, Gazi Osman Paşa’ ya gitmedik mi bin kişi, siz çocuksunuz geriden gelin derdi abilerimiz, belinde satır. Bilemedikki kahpelerin arkadan vuracağını.. Geziparkı siyasi bir akım değil benim için, taktir etmediğim hükemete Direnişim.. 15 Temmuz’ da sıktılar üstüme yağdırdılar mermiyi, Yine ölmedim. Sen sıksan’ da mermiyi üstüme, linç edilirken üstüne ben kapandım yine.. Olsun. Namert olsun bu sevdadan dönen.
Yanımda kız arkadaşım yok evet. Aldığım renkli hapları alsan, seninde kalbin döner taşa..
Metropol hızlı bana göre kimi zaman, bazen tek bir fırt’ dan fazlası olamaz.
Çarpım tablosu’ na yanlış cevap verdiğim için özürdilerim hocam, keşke beni tokatlayıp okula küstürmesen..
Ders çalışmam için beni odama kitlerdi ailem. Benim gözüm hep küçük kütüphanem’ deki kitaplara kayardı, kolunu kesti diyet, feda olsun. Oğuz Kağan hikayeleriyle büyüdüm harbi Türk! Lise’ de destanlar çekerdi ilgimi, çoğrafya ile alakadar’ dım, karmaşık gelirdi biyoleji.
Eğitim sistemi harabe, sınava dayalı hayatlar, yıllar, s*kiyim öyle sistemi!, Kimin elinde müfradat araştırdın mı hiç, ders kitaplarındaki cinsel ayrım..
Delikanlılığımı kanıtlamak için elime tespih almadım sizin gibi sahte bitimlerin yanından geçmem yeter.
Biliriz rajon’ u öğrendiğimiz kadar, bu sokakların herbiri kantar’ da birbirinden ağır basar..
İnce uzun Uğur, Tütün abi kaldı hala aklımda..
Sorarsa biri sana bu genç’ile alakan ne diye, dostluğumuz’ dur mühüm olan, kavgaya dayalı yada tek dal sigaraya’ der..
Gündüzleri koydum çuvala yaktım dertlerimle geçmişi verdim ateşe, semt’ de kalmadı tek tahta ev ateş oldu yandı hepsi. Geceleri sokaklarda bir köpekler birde ben varım sessizce haykıran, bir gencin ümüdi o metropol’ de boğulan.
İçimizdeki ateşi söndürmeyi biliriz herdaim eyvah, çektik biz alayına silah.
Uzun zamandır görüşmediğin biriyim bilirim, bir bilsen neler geçti başımdan, ev hapsi.
Sıkıntı yok sabaha kadar yazarım ben, sen okurmusun bilmem. Oku diye de yazmam. Kimi zaman öfke mektubu yaz, yak tek bir kibritle. Güneş’ den önce çakmağın ateşi doğdu geceye..
Çeki, düzen verdik artık kendimize, Dur dedik! Yeter artık, çok yordun kendini yeter.. İçine atma sende yaz kağıda istersen yırt sonra. Kimse görmeden.
Semtimiz, tarihi. Yeraltı dehlizleri.. bilmez hiç biri. Edirne Kapı surları, yazdım her bir basamağına adımı. On liralık yemeği ye, bir liralık öldürür seni, ansızın. Yeterince açık konuştum sana, anlattım derdimi, belki hepsi palavra.
Yeraltı Edebiyatı
1 comment
kesme işaret’lerindeki öznelliğinizin sebebini sorabilir miyim?