–Odamın kocaman bir balkonu var. Yatağımın kenarında büyük, görkemli bir kitaplık ve çalışma masam var. Sandalyemin üstüne bir sürü kıyafet koymuşum. Bilgisayarım açık, kahvem yarım kalmış. Duvarlarda ailemle ve arkadaşlarımla fotoğraflarım da var. Şimdi sana soruyorum çocuk: Bu kadar varlığın içerisinde niçin bir “ben” yokum? Niçin buraya sinmiş bir kokum yok sanki? Ellerim bu masaya hiç dokunmamış, bu sandalyenin üzerindeki kıyafetlerin hiçbiri benim değilmiş gibi…
Ben niçin var olmadığımı bu denli derin hissediyorum? Niçin bu dünyada bir tanecik bile parmak izimin olduğuna inanamıyorum.
Bunları düşündükçe Descartes gibi “Düşünüyorun öyleyse varım.” demem gerekiyor değil mi? Ama ben neden düşündükçe eksiliyorum çocuk? Niçin? Cevap ver lütfen. Başını yere eğip yok sayma beni.
–….
–Susuyorsun. Hatt belki duymuyorsun. Olsun. Sen de duyma çocuk, sen de duyma.