Sevgili peygamberim,
Seni görmeden sana inandım
Elime kağıt kalemi aldım
Güllerin efendisi bu satırları sana yazdım
Sordum “kimdir Hz. Muhammet?”
Dediler “O ki peygamber, biz ümmet”
“Kuran O’na indi, gösterdi bir sürü hikmet”
“Yolunu merak edersen bıraktı bize sünnet”
Aldım okudum düşündüm
Sordum soruşturdum taşındım
Senin yolunda atamadım bile üç beş adım
Lakin çok hazin bir şeyi anladım
Dedim ki “Bu nasıl ümmet?”
Anaya babaya bile yok hürmet
Fikri değişik olana kalk zulmet
Senin hoşgörün, sevgin, sünnetin nerede ey Muhammet?
Sensizlikte insan nefsi geçti başa
İçini unuttu herkes baktı göze kaşa
Sattı insanoğlu insanlığını değerli suya taşa
Ezildi bir avuç mazlum, hasretlerdi sıcak aşa
Ey Muhammet kalbindeki insan sevgisinden
Ey Muhammet kalbindeki şefkatten merhametten
Ey Muhammet kalbindeki Allah korkusundan
Bir damla gönder ey Muhammet, içindeki deryadan.
03.06.2014
Hatice YAVUZ
2 comments
twitterda rastladım yazına ‘Güzel niyetlerle başladık, okunulup iyi veya kötü eleştirilmek gerek.’ demişsin haklısın madem fikrimi beyan edeyim.öncelikle o’nun isminin geçmesi yeter lakin edebi açıdan değerlendirirsek şöyle bir yanlışa düşmüşsünüz bence.dize sonlarını uyaklamak için şiiri feda etmişsiniz gibi yanlış anlamayın şiirinizi beğendim ama artık uyak kafiye modası geçti en basitinden hemen aşağıda en popüler olan iki şiire bakın.dize sonlarındaki ses benzerliği değil dize içindeki yürek çarpıntısı etkiliyor insanı.buna dikkat ederseniz daha başarılı olacağınızı düşünüyorum. selam ile keyifle kalın.
Teşekkürler. Eleştirinizin haklı yanı var. Dikkate alacağım.