Aslında her hikâye bir mevsimle başlar, ben de benimkine sıcak bir yaz gününde başlayacağım. Hayatının aşkını o sıcak yaz gününde bulmuş insanlar düşünmeliyiz burada. Peki bizim bu deney için ihtiyacımız olan materyaller nedir? Bir esas kız, bir esas oğlan ve bir de diyalog başlatacak olan bir olay. Terin su gibi aktığı o günde muhtemelen hayatınızın aşkı olabilecek nitelikteki o insan sıcaktan etrafına bakmaksızın kendisini evine, ılık duşuna atma telaşında olacaktır, tabi ki siz de… Zaten bir şekilde diyaloga girseniz de karşınızdaki insan sizden rahatsız olmaya vakit bulamasa bile kendi durumundan ötürü kaçmak için fırsat kollaştıracaktır ve siz onunla tanışamadan uzaklaşmış olacaktır. Peki burada Fizik nerde sahneye girer? Yüksek basınç merkezinden yola çıkan hava akımı alçak basınç merkezine doğru yol alırken esas kızın eteklerini yalar, kızcağız aman açılmasın diye kavramaya kalkınca etekliğini; elindeki dosya, defter, kitap veya çanta -her ne ise işte- yere düşürür ve esas oğlan tüm centilmenliğiyle kızımıza yardımcı olur (klasik tanışma bahanesi). Rüzgar terlemenize engel olduğu için de yukarda saydığımız tüm olumsuzluklar ortadan kalkmış olur ve ruh ikizinizle tanışmış olursunuz. İntibah sağlam artık, sevimli ve centilmen de… Gerisi kadere kalıyor, bir kez daha kesiştirecek yolları.
Aslında Fizik adım attığımız her yerdedir, nitekim Fizik yaşarken yaptığımız birçok şeyin sebebidir. Fizik sabit ivmesi sayesinde yürümenizi, su içebilmenizi, pörsümüş kaslarınızın olmamasını sağlar. Aynı sebeple mobilyalarınızın evinizde seyahat etmemesini (bozulmuş çamaşır makinenizi saymazsak) hatta evinizi bıraktığınız sokakta bulabilmenizi sağlar. Fizik size Kadıköy’den püfür püfür vapura binip hiç köprü trafiğine girmeden Beşiktaş’ta inme kolaylığı sağlar. Yine Archimedes’in bulduğu bu güzelliğiyle bizzat yüzebilmenizi sağlar.
Ulaşım kolaylığı demişken, Fizik bildiğinizde arabalar yaparsınız –ki yaptık- o arabalar yol tutsun, kaymasın, maazallah bi’ kaza yaptırmasın diye lastikler yaparsınız; malum tozlu, mıcırlı yollarda bile yürürken düştük karlı, buzlu havaları ise hiç hatırlamak istemeyiz bu sebepten. Fizikle bir makinenin içine yüzlerce beygir sığdırırsınız (hatta modifiye bir Ferrari Spider’a bin tanesinin sığdırıldığı haberleri de mevcut), böylece yollar kısalır size. Ama bu kadar hızlı bir aracınız varsa virajları almak da riskli olur tabii, eğer Fizik bilirseniz merkezkaç kuvvetinin sizi yoldan atmaya çalışacağını bilir oraya yavaş girersiniz ya da sizden önce bunu düşünmüş olan mühendis o virajı eğimli yaparak daha güvenli dönüş yapmanızı sağlar. Eğer arabanızı biri çaldıysa polis yine Fizik sayesinde yapabildiğiniz helikopterle aracınızı havadan takip eder, tabi eğer Amerika’daysanız hatta daha ileri teknolojiyle –ki bunu da Fizik’le yaparsınız- aracınızdaki GPS sistemle cebinizdeki telefonunuzdan aracınızın hangi yolda ilerlediğini polisle birlikte seyredebilirsiniz. Fizik bildiğinizde çok uzak yerlere gidebilirsiniz, mesela denizaşırı ülkelere, evvelce yaşayanların varlığından haberdar bile olmadıkları yerlere. Birkaç saatte uçabilirsiniz Fizik’le ya da günlerce parti üzerine parti düzenlenen bir gemide sakin bir seyirle ilerleyebilirsiniz yolunuzda.
Fizik küçükken panayırlara gelen motosikletli amcaların kocaman bir fıçı içinde hiç düşmeden dönerek sizi hayrete düşürmesini sağlar.
Fizik akşam vakti yalnız başınıza yaşadığınız evinize geldiğinizde karanlıkta birileri olabilme korkunuzdan alıkoyar sizi, elektrik düğmesine basarsınız ve aydınlanır ev. Yine Fizik evinizdeki bilumum elektronik aletlerin anasıdır, televizyonunuz ise uzaydaki uydudan yayın almadıkça pek bir işe yaramayacaktır tabi tam altında bir DVD oynatıcınız ve tabi ki DVDleriniz olmadıkça. Bilgisayarınız ise her geçen dakika modeli eskimekte olsa bile internetten indireceğiniz güncellemelerle en azından yeniye yakın kalacaktır, alacağınız 1terrabytelık harici bir diskle yaklaşık olarak 227 film DVDsi arşivinizi el çantanızda taşıyabilirsiniz ve bunların hepsini Fizik’le yaparsınız.
Fizik size kendinizi efendi gibi hissettirebilir, siz markete girmeye yeltendiğinizde açılan kapılar, yaklaştığınızda hareket eden yürüyen merdivenler, tuvalete girdiğinizde açılan ışıklar, klozetten kalktığınızda çekilen sifonlarla.
Fizik yeterince iyi görmeyen gözlerinizi iyiymiş gibi hissettirir, gözlükler yaptırır ve o merceklerle mükemmel gözleriniz var zannedersiniz hatta Fizik tek bir çizikle sizi yepyeni gözlerin sahibi yapabilir.
Fizik tıbbın ana arterlerindendir, “Makineye bağlı yaşıyor.” cümlesini ancak Fizikle kurabilirsiniz. İnsan bedenindeki hastalıkla ilgili verileri ancak Fizik’le elde edebilirsiniz. Ses dalgalarıyla böbrek taşlarını kırıp, dökersiniz. Zaten cihaz dediğiniz şey Fizik’tir.
Bir gün Albert Einstein denilen adam ortaya Rölativite diye bir şey atar ve siz aslıda hayallerinizi süsleyen zaman yolculuğu fikrinin gerçek olabileceğinin sevinciyle “Back to the future” gibi filmlerin yaşayabileceğinizi düşünüp hayal dünyanızı genişletebilirsiniz. Star Wars kült serisi ise… O sizi bambaşka alemlere götürür ve evet filmler de Fizik sayesinde çekilir.
Akşam yemeği için istediğiniz fakat bitiremediğiniz pizza öylece mutfakta uzanmakta ve tekrar çalmaya başlayan karın zilleriniz kaskatı olmuş mozerellayı hiç mi hiç çekmiyor. Yine erise de uzata uzata mideye indirsem havasındasınız. Bir dakikacık dalgaya(micro) maruz kalsa işi tamamdır. Bunu da Fizik halleder!
Fizik yolda yürürken kafanıza devasa bir yağmur damlası düşmemesini sağlar. (aynı elektrik yüküyle yüklüdürler ve birbirlerini iterler)
Ama Fizik II. Dünya Savaşı’nda insanlığın Hiroşima ve Nagazaki’de büyük zararlar almasına da sebep olmuştur.
Fizik akan nehirden elektrik üretmemizi sağlar.
Fizik sahneye çıkıp illüzyon yapmanızı ve diğerlerini hayrete düşürmenizi de sağlar.
Bu kadar çok Fizik dememin sebebi aslında her adımımızda olduğunu akla daha iyi yerleştirmekti –biraz da sayfa doldurmak(!)- tabi ki atladığım birçok nokta olmuştur, dedim ya her nefeste her adımda Fizik. Eğer bir Tanrı inancınız varsa Fizik bildiğinizde ona daha çok inanır daha çok tapınırsınız ama eğer yoksa Fizik’e taparsınız.