Günümüzde ”asansör” denilince ”bir kattan başka bir kata çıkarmayı sağlayan bir mekanizma” herkesin aklına bu tür benzetmeler gelir.
Ama ben asansör için sadece bu tanımı yapmam. Asansörler artık insanların birbirine selam vermemek veya birbirlerinden selam almamak, günaydın-iyi akşamlar vb. dememek için iyi bir bahanedir aslında. Çoğumuz görmek istemediğimiz veya tanımadığımız biriyle karşılaştığımızda; ya düğmelere, ya sigara içmeyiniz uyarısına ( o da olmazsa ”bu asansör 5 kişiliktir” yazısına bakarız) ya da aynaya. Hatta ayna çok iyi bir bahanedir. Uzun süre saçımıza şekil veririz; nedense tam ineceğimiz sıra saçımız en iyi şeklini alır. 🙂
Anlam veremiyorum bir Günaydın veya İyi akşamlar demek çok mu zor? Ya da insanlarda suç aramakta yanılıyor olabilirim. Belki de bu yüksek apartmanları yapan, birbirleriyle yarışa giren müteahhitlerin suçudur.
Eskiden ne güzelmiş o şirin küçük evler. Dostluklar, pişirilen yemekler, çocukların oynadığı oyunlar hepsi o şirin evler arasındaki sokaklarda dolaşmış… Şimdi hepsi, o üç oda bir salonun içine hapsedilmiş.
Aslında asansörlerde konuşuruz ama sadece bir istisna ile: Asansörde kalmışsak isterse yabancı biri olsun, sanki askerlik arkadaşıymış gibi sohbet eder yardım bekleriz. Başka zaman görsen yüzüne dönüp bile bakmazsın. Ama o şirin küçük evler olsa; asansör gibi bir sıkıntı yok, sokağa çık tüm komşulara selam vermeden geçmezsin. Çünkü dostluklar apartmandaki gibi gösterişi sevmez. İçten ve samimidir. Sohbetler sokağın başından sonuna kadar dizilmiş çaylar kadar sıcaktır. Oynan oyunlar ise sokaktaki evlerin camını kıracak kadar yaramazdır. En güzeli de yalnızlık gibi bir kavram yoktur.
Ya şimdi! Yalnızlıklar, apartmanlar kat kat yükseldikçe çoğalıyor. O zaman bir derdin olsa hemen sorarlar, sen de hiç çekinmeden anlatırdın. Şimdi derdin olsun, bin asansöre karşıdaki anlamaz ki; çünkü hem senin hem de karşıdakinin yüzü asıktır.
Size gidin apartmanları yıkın demiyorum ama en azından, o yüzünüzdeki asıklığı, gösterişliğinizi ve egonuzu yıkabilirsiniz. Hem de asansörlere ihtiyaç duymadan….
Yalnızlık, asansörler gibi artık; beş kişi ile sınırlı ama baktığında ise sadece kendini görecek kadar da boş…