Yaşadığımız hayat aksiyonu bol bir bekleme salonudur aslında. Her kişi dünyaya gelmeyi ve gitmeyi bekler. Başlangıç ve son arasında ki mesafeye bakıldığında uzun fakat bir nefes alış anı kadar da kısadır bu zaman.. Kimi hayallerini biriktirerek geçirir bu zamanı, kimi hayal kırıklıklarını kimi ise biriktirmeden anı yaşayarak geçirir..
Hayatın her everesinde ise bekler insan aslında . Önce doğmayı bekler mesela.. Sonra nefes almayı. Sonra hayatla tanışır ve zincirleme bir reaksiyon gibi eylemler silsilesiyle kucaklanır.. Ve yine hep bekler.. İş bekler, aşk bekler, evlilik bekler, herbiri kendisine benzemesini istediği çocukları bekler, ve ardından son’u bekler. Herkesin sonu beklerken ki eylem planı ise farklıdır.
Bu noktada önemli olan son’u geldiği zaman dönüp baktığında istediği hayatı yaşamış olmaktır. Seçtiği hayatı yaşamışsa eğer mutlu son’dadır. Ya da gün kurtarmalarını zafer sayıp, hayatı itekliyor ve eylem planını değiştirmek için dışardan bir destek bekliyorsa son geldiğinde bir keşke duyar gibiyim.
Bu yüzdendir ki hayatta beklenilen zamanı iyi değerlendirmek gerekir. Çünkü yaşayacak sadece bir “hayat zamanın” vardır.
Hayatın ise orasında burasında söylediğimiz sözler geçicidir.. Dünyada iz bırakan sadece eylemlerdir.
Sevgiler…