Yaşamın en temel özelliklerinden birisi hayat içerisinde karşılaştığımız sorunlardır. Bu sorunlar kimi zaman çevremizden kimi zaman kendi hayatımızdan kaynaklı olabilir ama sahip olduğum en net düşünce, bir durumun sorun olarak bize dönmesine ancak biz izin verirsek sorun olur. Rahatsızlık verebilecek bir durum ile karşılaştığımızda o durumu ne kadar düşünür, hisseder, yaşarsak o kadar hayatımızda sorun haline gelir ve boyutunu belirleyen de yine hayatımızda yaşamasına izin verdiğimiz kadarıyla doğru orantılıdır.
Toplumsalcı yani bireysel bir yaşamdansa topluluk halinde yaşayan bir geleneğimiz vardı lakin zaman içerisinde bu yaşayış biçimi kültürlerin birbirleriyle karışması durumunda bireysel bir yaşama yani hayatımızda toplum kararlarından ziyade kendi arzularımız üzerine yaşamaya başladık ve bu durumun yıllar içerisinde farklı sorunları ortaya çıkardığını düşünüyorum. Önceki zamanlarda vereceğimiz kararı içinde yaşadığımız grup (aile, sülale, halk) verdiğinde karşılaştığımız sorunların suçunu grubun kendisine atabilirken kendi benliğimize çok da zarar getirmemiş olabiliriz. Bugün ise bizim neslimizde bireyselliğin ön plana çıkması sonucunda kendi aldığımız kararların neticesinde olumsuz sonuçların yansımasını kendi başarısızlığımız olarak görme eğilimindeyiz. Kendimizi değersiz hissetme, başarısız olma ve bu durumun düzeleceğini düşünememe, özgüvensiz olma, toplumsal kaygı yaşama gibi sayılabilecek duruma göre değişebilen onlarca durum ve hastalığa sebep veriyor olabiliriz. Çok iddialı bir söylem olacak ama dünyada ziyadesiyle antidepresan ilacının kullanılmasının artışındaki sebep bu durum olabilir.