Kendini, ait olarak görmediğin bu dünyadan koşarak uzaklaşmak, edindiğin bütün misyonları, kimlikleri, maskeleri sıyırıp atmak istersin. Olmasını istediğinle olanı yaşamak arasında sıkışıp kaldıkça her sabah uyandığın o lanet düzene merhaba demenin öğrenilmiş çaresizliğini yaşamak zorunda kalırsın. Bu pek çoğumuz için böyledir. Ta ki kişisel devrimimizi yapana kadar. Ve zor bir süreçtir acı verir, çünkü değişim başlı başına bir kabuğu kırmaktır, kırarken yaralanmaktır. Yaralanmaktır çünkü tek başına bir orduyla savaşmak gibidir…
Harp gibidir, bağımsızlık gibidir değişim…