Hafif kirlenmiş olan beyaz taşların üstündeki pırıltıları izliyordu. Hangi terliği giyerek üstlerinde yürüyecek olmasına karar vermek güç gelmişti. Yalınayak bastığındaki ince serinlik hissiyle titredi. Dün geceden kenarda hazır bekleyen kültablası ve sigarasına bakmadan eli attı ve aldı.
Sisin arasından şakacı çocuk rolüne bürünmüş güneşi selamladı. İçinden saydı ve dördüncü nefesine müteakip, sigaranın mentollenmesi için filtreyi sıktı. Artık serin ferahlık ağzından ciğerlerine dökülüyordu.
Evet onun sabahıydı ama diğer insanlar çoktan gün sonuna hazırlanıyordu. Diğer insanlar fosurdayarak uyurken kendinin de az aydınlatılmış bir köşede kelimeler ile dansettiğini düşündü. Hayalinden yavaşca sıyrılmıştı ki; telefonu isyan edercesine bağırdı. Sevgilisinden gelen mesaja her zamanki gibi öncelik vererek hepsini yanıtladı. Kardeşi bitiverdi yanıbaşında. Elinde tuttuğu kocaman sigara paketini görmesine rağmen sigarası olup olmadığını sordu. Kaptığı iki tekle mutlu mesut evin diğer tarafına yol alırken, o da dumanı üstündeki yeşil çaydan büyükçe bir yudum aldı. Valide Sultanın salıncağında sallanmak her daim iyi gelirdi. Salıncağın yastıkları arasında minik bir defter çıktı. Annesinin kimbilir ne zaman nereden duyduğu yarımyamalak bir tarifti bu. Muhakkak tarife riayet edilmeyecek, geleneksel ve modern yöntemlerle yoğrularak yarı Fransızca yarı Almanca bir isimle ” Valide Production ” olarak sunulacaktı minik mutfakta. Bunun hayali bile gülümsetti. Gülümserken gamzelerine yakın yerlerdeki bir iki sivilcesi acıdı.
Yavaş ama temkinsiz adımlarla aynanın önüne geçti. Gergin fakat temiz yüzüne sindire sindire yedirdiği nemlendirici durup durup kokladı. Belki özlemden belki de başka bir nedende sevgilisinin kokusuna benzetti. Aramak istedi. Sonra vazgeçti. Kendi hayatı bir durgunluk zamanında olsa da, diğer insanlar için hayat tüm hızıyla akıp geçiyordu. Belki de onlarda kendinin hayatına erişebilmek isterdi ama sıkılganlık korkusunun kol gezdiği bu zamanlarda hemen vazgeçişlerini ilan edeceklerinden emindi.
Uzun süredir konuşmadığı dost bir sesin adını gördüğünde telefonun üstünde şaşırdı. Parmağını sürtüp kulağına götürdü telefondan ses gelmedi. Bir süre daha bekledi. Bu sefer kendisi aramak için parmaklarını dansettirdi ekranın pürüzsüzlüğünde. ” ….. da böyle bir numara bulunmamaktadır ” dedi mekanik sesli kadın.
Şaşırmayı öğreneli çok olmuştu. Yine zihninin ona oynadığı bir oyun olduğunu düşünerek annesini beklemeye başladı balkonda..
Günler geçiyor, vapurlar yüzüyor, kuşlar dansediyor diye geçirdi içinden..
Güneş son selamını vermeye hazırlanıyordu.