Ülkemizde son yıllarda çok tartışılan, ancak işlevi ve etkisi genellikle yanlış algılanan bir kurum, Ekonomik ve Sosyal Konsey’dir. Ekonomik ve Sosyal Konsey bir diyalog platformudur, bir danışma organıdır. İşlevi, etkinliği ve görevleri genellikle abartıldığı için, bu kurumdan duyulan korku ve kaygılar da abartılıdır. Bu konudaki bilgisizlikler de bazan haksız suçlama ve yanlış iddialara yol açmaktadır. Konseye ilişkin en yaygın yanlış, hükümetlerin temsil edildiği yapılar ile hükümetin kesinlikle temsil edilmediği yapıların birbirine karıştırılmasıdır. Bu yanlış, Başbakanlık’ın Ekonomik ve Sosyal Konsey’in oluşturulmasına ilişkin 17.3.1995 günlü genelgesinde bile yapılmıştır. Günümüzdeki Ekonomik ve Sosyal Konsey (ESK), hükümet ile çeşitli toplum kesimlerinin ekonomik, toplumsal ve siyasal sorunları görüştüğü bir danışma organıdır. Bu yapının yalnızca işçi-işveren-hükümet temsilcilerinden oluşması durumunda, Uluslararası Çalışma Örgütü’nün 144 sayılı Sözleşmesi uyarınca bir yapı ortaya çıkar. Diğer toplum kesimlerini temsil eden örgütlerin de yer alması durumunda, işlevi ve görevleri biraz farklılaşır. Bu yapı bir danışma organıdır. Kamuoyunca pek bilinmeyen ve genellikle ESK ile karıştırılan ikinci yapı, Ekonomik ve Sosyal Komite’dir. Bu Komite, daha doğru ifadeyle, Türkiye-Avrupa Birliği Karma İstişare Komitesi Türkiye Kanadı, Türkiye ile Avrupa Ekonomik Topluluğu arasında imzalanan Ankara Anlaşması’nın 27. maddesi uyarınca oluşturulmuştur. Ancak bu yapıda hükümet kesinlikle temsil edilmez. Ekonomik ve Sosyal Komite de bir danışma organıdır. Bu kitapçıkta, hükümetin temsilcilerinin de içinde yer aldığı Ekonomik ve Sosyal Konsey incelenecektir. Türkiye – Avrupa Birliği Karma İstişare Komitesi Türkiye Kanadı (Ekonomik ve Sosyal Komite), Hür Teşebbüs Konseyi, Beşli Girişim türü yapılanmalar yazının kapsamı dışındadır. Konuyu incelemeden ve öğrenmeden yapılan tartışmaların çoğu, iki ayrı yapı arasındaki farkın bilinmemesinden ve bu yapıların karar organı zannedilmesinden kaynaklanmaktadır. Hükümetlerin, bu organı gerçek veya ifade edilmiş amaçlarında yer alan bir diyalog platformu olarak değerlendirmek yerine, çeşitli başka amaçlarla kullanma çabaları da, Ekonomik ve Sosyal Konsey’e duyulan güveni sarsmıştır. Bu kitapçığın ilk bölümünde Türkiye’de Ekonomik ve Sosyal Konsey’in öncüleri ele alınacaktır. Daha sonra Ekonomik ve Sosyal Konsey’in oluşumu öncesi tartışmalar ve girişimler özetlenecektir. Son bölümde ise Konsey’in çalışmaları aktarılacaktır