Merhaba yalnızlığımın teselli ikramiyesi sevgilim… Yine mi duvarlar getirdiler seni bana? Gecelerden kaçıyordum ki, bu gece; işte gece yine izimi buldu. Gözyaşlarım da yağmurla yarışmayı özlemiş, kirpiklerimden yağmur dolu sen dökme telaşım yine başladı.
Senden nefret ediyorum ya güya ben, kalbimdeki sızım da nefret ettiğim sen için… Kaç kere kurdum hayalimde, gelişine tekme atarak ödüllendirecektim seni; bu kez ben intikam alacaktım, yenilmeyecektim bir daha asla.
Gözyaşlarım yüzümü üşüttü, battaniye dolu hasretlerim de ısıtmıyor beni artık sevgilim. Biz olamamak hayırlıydı, ne kadar biz varsa bizden yana hepsini hayat yoluna attım, ezdi çaresizlikler bir bir.
Merhaba sevgilim. Gelmemen için aklıma, her gece başka rollere bürünüyordum. Kendimle oyun oynamaya başlamıştım yokluğunu yokluğuma katmamak için. Bir gece derin düşüncelerde olan bir filozof, ertesi gece kahkahalarını biriktirip defterine işleyen sevgi dolu bir genç kız, bir sonraki gece de yoğunluktan çarçabuk uykusu gelen uyku müptelası biriydim. Bu gece ise yine sen doluyum.
Daha kaç kere öldürüp de diriltmelere boğacaksın beni? Artık istemiyorum hayalini de. Kalbime dokununca orada olduğunu hissediyorum, hissetmek anlamaktır diyorlar. Anlıyorum, sen hep benimle yaşıyorsun. Görmezden gelmeliyim yine her seferki gibi, gözyaşlarımdan buğulu pencereler inşaa edeceğim yalnızlığıma. Kalabalıklar ortasında yalnız hissetmesin kendini, nice güneş dolu pencereler var, benim pencereme yağmurların hazin öyküsü düştü.
Yanağıma biriken yaşları sildim de, gönlüme düşen damlalar yağmurun bereketidir artık.
Merhaba sevgilim. Sevgiden gelenim, beni hep ama hep öldürenim. İçimden söylediğim sana bir daha ulaşmasın. Seni sevdiğim bir daha sana ulaşıp seni hayat dolu yapıp, beni hayatın karmaşık yolcusu yapmasın.
Artık gelme sen bir daha, ne gece, ne gündüz, ne de her an. Rüyalarıma hiç dokunma. Bari rüyalarımda acılarımı kalbime dökmeden mesut olayım. Görmek istemiyorum seni, ne kalbimde, ne karşımda, ne de yolumda…
Kaderim sana seslendiğinde beni bomboş yollara savurdun ya, kaderim istemiyor seni bir daha.
Benden çok o sana kırgın, ben senin kaderindim dedi bas bas, duymak istemedin. Artık kaderim de sana sağır. Çağırma beni, gelmem. Yokluğunda yok olmaya çoktan alıştım. Yeter ki duvarlarıma ve içimdeki enkaza bulaşma, ağırlığında ezilen bir seven bir daha yara alır mı?
Defalarca yaralanıp yara bere içinde sevdiğimde ben bunu anladım. Yaralarıyla da seven hep seven, yine seven kalır…
Dilâra AKSOY