” Abi,abi bir mendil alır mısın,bak suyum da var hem de soğuk bu havalar
da iyi gelir hııı ? ” dedim çaresizce belki alırdı,belki elime biraz para
sıkıştırıdı. Ama o da tıpkı diğer insanlar gibi bana tiksinerek baktı ve yeşil
ışığın yanmasıyla birlikte hızla tüm egosunu da yanına alarak yanımdan
uzaklaştı.Ben Suriyeli bir çocuğum.Herkesin tiksinerek,acıyarak
baktığı,ailesine,kardeşlerine sadece bir ekmek alabilmek için tüm gün
insanların peşinde koşan,kötü adamlarla bazen uğraşan Suriyeli bir çocuk..
Genelde insanlar bana acır ya da beni iter.Bazıları ise dalga geçer.Alıştım bu
duruma çünkü benim kendimden önce düşünmem gereken 5 kardeşim ve
bir annem var. Siz bunu anlayabilir misiniz peki? Sanmam çünkü siz
babanınızı evinize düşün bir bomba sonrası kaybetmediniz,ölümünü
izlemediniz.Siz sınırı geçerken yağan yağmurda sırılsıklam olup düşe kalka
bir umut ; dilini,yolunu,izini bilmediğiniz bir yere atmadınız kendinizi.
” Abla,çok terlemişsin sen bir mendil al da elini yüzünü sil ya da su vereyim ablama. ”
” Tamam ver bakalım, sen ne kadar tatlısın öyle dikkat et kenine buralarda olur mu ? ”
” Merak etme abla bizim bu kaldırımlar,taşları evimiz,ekmeğimiz oldu artık.”
” Ne kadar bu?”
” 2 lira versen yeter abla ”
Evet en azından bugün anneme kardeşlerime yiyecek alabilirim.Sabahtan
beri 7 lira kazandım.Hani dedim ya bu kaldırımlar benim evim,ekmeğim diye
evet öyle bu kaldırımlar benim kayıp vatanım,ölen babam…Bu kaldırımlar
tutulduğum yağmurda bana kollarını açan umudum.Her şey daha güzel
olacak.Buna inanıyorum ya da inanamaya çalışıyorum.Hem artık Türkçe de
öğrendik.Tabi konuşurken yine anlaşılıyor buraya ait olmadığımız ama
olsun.Zamanla bizde bu vatanın bir parçası oluruz belki.Ya da o kadar
sürmez kendi evimize döneriz.Duyduğuma göre Avrupa’ya geçişler de
oluyormuş.Suriye’deyken sattığımız eşyalardan kalan paralarımız daha
duruyor,o paralara elimden geldiğince dokunmamaya
çalışıyorum.Avrupa’da herşey daha kolaymış.Belki oraya geçeriz ama
araştırmak lazım.Bu işi yapan adamları bulmak lazım ve en önemlisi
elimdeki son paraları kötü adamlara kaptımadan oraya geçmek lazım.
Hah oldu şimdi de sokak serserilerine yakalandık iyi mi? En iyisi Ahmet
oğlum çaktırmadan koş sen,yoksa elindeki parayı da alacaklar.Onlara fark
ettirmeden köşedeki sokakatan hemen döndüm.Ve olabildiğince hızlı
koşmaya başladım.Koşuyordum arkamda beni kovalayan kimse yoktu ama
olabildiğince hızımla koşmaya devam ettim.Koşmak….Nereye gittiği belli
olmayan rotasız bir gemi gibi özgürce koşmak…Sanki koştukça yaşadığım
felaketler arkamda kalıyordu,sanki başka bambaşka bir dünyaya
gidiyordum.Gözlerimi kapadım ve çocukluğumda sahip olduğum mutlu
ailemi gözümün önüne getirdim.Hala bir çok kişiye göre çocuktum ama ben
aslında çocuk adamdım.Yaşından çok büyük şeyler yaşamış bir çok büyükten
daha olgundum.Çünkü ben yaşam mücadelesi veriyordum.Gün batımına
karşı koştu. Güneş sanki batarken benim çocukluğumu,mutluluğumu da
yanında götürüyordu.Bir taşa takılıp yere yığılınca anladım.
”Ahmet,oğlum hoş geldin.”
”Hoş buldum anam.”
İşte bu çektiğim her şeye değer.Anamın tatlı bir gülüşü,kardeşlerimin
etrafımda koşuşu…Herşeye rağmen bana dayanmalısın,savaşmalısın
dedirten bir Ahmet’i ortaya çıkarıyordu.
”Oğlum,ellerin kanıyor.Yine seni sıkıştırıp paranı mı almaya
kalktılar,dövdüler mi yavrum seni?”
Annemin ellerimden sızan kanı görmesiyle gözyaşlarının yanaklarından
süzülmesi bir oldu.Ah be anam,canım anam yavruları için çöp
karıştıran,alçak adamların laflarına göz yuman anam…Ben kaptırır mıyım hiç
paramı? Dayak yer gerekirse ölümü göze alıp tek başıma mücadele eder
yine senin,kardeşlerimin rızkını yedirmem.
” Yok anacığım,onları görür görmez koşmaya başladım sonra takılıp düştüm.İyiyim ben bir şey olmadı.Bak hem akşam ramazanın ilk sahuru diye ekmeğin yanına helva da aldım.”
” İyi yapmışsın yavrum.”
——————————
Ramazanın ilk sahuru herşeye rağmen yine mutluyduk.Annem,kardeşlerim hep birlikteydik.Daha ne isterdim ki…Onların yüzlerindeki bir gülümseme,soframızdaki neşe her şeye değerdi.
”Ana akşam iftar çadırı kurulacak orası kalabalıktır şimdi ben gider alırım bize yemek.”
” Tamam oğlum.Bu çadır iyi oldu midemize uzun zamandır sıcak yemek girmemişti.”
”Ana,ben sana başka bir konu da bir şeyler soracağım.”
”Noldu,Ahmet ”
” Ben bizim çocuklardan duydum.Yunanistan’a kaçak geçmek için bazı adamlar varmış.Onlara ulaşıp Yunanitan’a geçelim ordan belki Avrupa’ya geçeriz diyorum sen ne dersin?”
”Bilemedim ki.O kadar parayı nasıl bulacağız oğlum? Ya seni kandırırlarsa paramızı da onlara kaptırırsak..”
”Muhammet abiyle gidicem o benim yerime konuşacak.Dediğine göre böyle bir sürü adam geçirmiş.”
”Dikkat et yavrum kötü olmasınlar sakın ”
———————-
Çok şükür bu günde uyandık.Her gün sanki ilk defa doğuyormuş gibi gülen güneşe bakıp yine kendime ‘ Her şey çok güzel olcak ‘ dedim.Bak bu güneş her gün neler görüyor ama doğmaktan vazgeçmiyor , saçtığı ışıktan hiç bir şey kaybetmiyor. Bugün adamlarla konuşmaya gideceğiz bakalım yeni bir umudun peşine düşüp hangi rüzgara kapılacağız.Ben umudum kaybetmedim hiç.Her güne ‘Bugün her şey çok güzel olacak.’ diye başlıyorum.Biliyorum ki umut insanın yüreğinde her gün yeşermekte olsn bir filiz.
” Arkadaşım bak bu çoçuk,anneleri ve kardeşi Yunanistan’a geçmek istiyor uygun bir fiyat söyle hafta sonu hemen bota binip gitsinler.Sonra biz seninle anlaşırız dinle beni.”
”700 Euro versinler binsinler bak tek kişilik fiyatı 7 kişi için yaptım ama sonra senden alacağım olur Muhammet.”
” Tamam be tamam sonra biz tozla ödeşiriz.” anlaşma sağlandı sanırım artık yeni bir hayata adım atacağız.Belki”herşeyçok güzel olacak.” diye beklediğim zamanlar geliyordur.
” Çok sağ ol Muhammet abi sana ne desem az.Söz orada çalışıp sana para yollayacağım.” dedikten sonra eliyle enseme vurup beni sarması bir oldu.Öyle sıkıca sarıyordu ki içine sokarcasına,şevkatle,sevgiyle….Belki artık ” Her şey çok lacak.” diyip beklediğim o günler gelmiştir hıııı ne dersiniz ? Muhammet abiden ayrılıp mutluluk sarhoşluğuyla sokaklarda dolaşmaya başladım.Sonra kendime uygun gördüğüm bir çimenliğe yatıp sonsuz huzur verici maviliğiyle bana gülümseyen gökyüzüne bakmaya başladım.Umut dolmuştum ve ne zaman daldığımı fark etmedğim hayaller denizinde kendimi buldum.Önce botla Yunanistan’ a gideceğiz orada her şey daha ucuzmuş belki orada kalırız belki de kalan paramızla Avrupa’ya geçmenin bir yolunu buluruz.Ben çalışırım,güzel bir evimiz,ocakta pişen yemeğimiz olsun yeter. Annem,kardeşlerim ve ben yeni bir hayata başlayıp bombaların biznden alıp yerin dibine soktuğu sıcak yuvamıza yeniden kavuşuruz belki… Aniden yerimden kalkıp batan güneşe doğru tekrar oalabildiğince hızımla koşmaya başladım.Bu sefer zihnimde geride kalan çocukluğum değil hayallerim umutlarım vardı.Ben hayallerime koşuyordum.Ama batan güneşin hayallerimi de tıpkı çocukluğğum gibi beraberinde götürdüğünü bilmiyordum.
———————————–
İftar çadırı kurulmuş hemen sıraya girdim.Mis kokan sıcacık yemeklerden alıp soğumadan hemen eve götürmeliydim onları.Sıra çok yavaş ilerliyor ama benim gibi daha bir çok çocuk yemeklere gülen gözlerle bakıp bir an önce sıranın kendilerine gelmesini bekliyor.Ben en öndeyim benden sonrası ise tamamen Suriyeli çocuklardan oluşan bir kuyruk. Hımmm sonunda sıra bana geldi.
” Abi annem ve kardeşlerim var benşi bekliyorlar onlar içinde koyar mısın?”
Sonunda 3.5 saattir beklediğim kuruktan yemeğimi aldım.Tam arkamı dönüp evimin yolunu tutacakken arkamdan çeken bir el ile yemeğimin yere dökülmesi bir oldu. Ben daha ne olduğunu anlamyamadım dökülen yemeğimi görünce gözlerimden süzülen yaşlara engel olamayıp ” Onlar annemin,kardeşlerimin yemeğiydi.” diyip elin sabine döndüm.Yüzüme inen birkaç tokat ve vücudumun çeşitli yerlerine aldığım darbelerle birlikte çadırdan atıldım.Bir süre sonra tüm Suriyeli çocukların atıldığını fark ettim.( TAMAMEN GERÇEKTİR.BİNGÖL’DEKİ İFTAR ÇADIRINDA SURİYELİ ÇOCUKLAR YAKA PAÇA DIŞARI ATILMIŞTIR.)
————————————-
Umutlarımızı da alıp bota bindik.Biz bu ülkeye ait değildik.Biz hiç bir yere ait değildik.Koskoca dünya da herkese büyük gelmiştik.Vatanımızdan kopup geldiğimmiz yabancı diyarlarda herkese batar olmuştuk.Evet bazılarımız kötü niyetli davranmış olabilir.Bunu asla yadırgamam ama bunun hepimize ödetilmesi ne kadar doğruydu? Ya da sadece yemek almak için gititiğim iftar çadırından dövülerek atılmam ne kdar insancaydı ? Ben ailemi ve umutlarımı alıp yola çıkıyorum.Her şeye rağmen umutlarım var benim.Sıcacık hayallerim var mavinin sonsuzluğu gibi her gün yeniden gökyüzüne baktığımda gördüğüm.Güneş batıyor.Elimden geldiğince batan güneşe bakmamaya çalırıyorum.Gözlerim kardeşlerime,anneme çarptı.Umut doluydu onlarda tıpkı benim gibi.Onlara vermiş olduğum dikkatimi etraftan gelen sesler ve hareketlenmeler böldü.Yaklaştık mı neler oluyor?
” Batıyoruz,batıyoruz.Can yeleklerinizi takın!” batıyorduk.Güneş gibi bizde batıyorduk.Bana atılan can yeleklerini kardeşlerime ve anneme taktım.Kendim için istediğim de ise kalmadığını söylediler.Evet can yeleği kalmamıştı.Annem kendi üstündeki çıkarıp bana vermeye çalışırken kendimi sularla boğuşurken buldum.Artık hayallerinmle,umutlarımla,hayatle değil dalgalarla boğuşuyordum.Batan Güneş’e döndüm ve son kez çocukluğumun,hayallerimin,umutlarımın gözümün önünden geçmesine izin verip Güneş ile beraber ben de artık battım…