Bazen uzaklardan gelen bir sesle doğrulursun yerinden.
İki adım atacak gibi olursun.Ama sanki zincire vurulmuş ayakların.
Sesin soluğun çıkmaz,çıkamaz.Sadece başını küçük bir çocuk gibi önüne eğerek,ürkek bakışlarla kilitlenirsin uzaklara.
Bir hıçkırık beliriverir,şikayete yeltenirsin ama kimi kime. Parmağınla işaret edecek kimse dahi bulamazsın.
Doğru ya gerçekliğinden eser kalmayan sözlerle mi?
Beyazlığın içindeki kar çiçeğini benden başkası göremediği için mi?
Cana sığamayan merhabalarımla mı?
Yüreğimdeki ses gözlerime aman vermezken.Benliğime neyin nakışları işlendi ki başımı yukarı kaldıracak gücü buluyorum.Kendimi yere göğe sığdıramayacak kadar hafif ama kırgın,ama kızgın,elleri boş dönen elçi gibi hissediyorum.
Nedenlerime uğramayan utangaç gülüşlerimi, karanlığa tutunamayan ışıklara bırakıyorum.Belki yüce dostan bir selam gelir diye.