Aşk için yazılar her satır, okunur belki denilerek yazılan mısralara çalar oldu şimdilerde… Suya atılan taşın kaçmaya çalışırcasına sekmesi, sekmesi ve aynı hızda köpüklerin içinde kaybolmak zorunda olması misali kaçmaya çalıştığım kadar kayboluyorum sende. Bilmeden nasıl yaşanır, yaşıyorum yalnızlığı… Ama alışınca insan, ki sen alıştın mı bilmiyorum, ne huzurdur o sessizlik, tek başınalık ne kadar doyumsuz. Yağmuru, çamuru, karı kışı, kahvesi, manzarası her şeyi tek başına yaşamak ne kadar da huzurlu. Yazdıklarımda mana arama, manamı kaybedeli çok oluyor. Gönlünden kopuşumla birlikte arkama dönüp bakamadığım hayatı suçlar oldum zamanla. Zamanla unutursun dediklerinde tek bakabildiğim yer ayak uçlarım oldu. Aslında dik duramadığımdandı ya hepsi. Huzuru arıyorum, kaybolduğum boşluğa cennet demeye ne cüret. Kâr etmek için hayatımdan, artık düşündüklerimi dile dökmemeye karar verdim. Sadece yazıyorum. Tek konuşabildiğim ise kağıtlar işte… Yaşadığıma tek kanıt satırlarım.