Karakter hayatımızda önemini her an hissettiğimiz, bizleri ayrıştıran, birbirimizden farklı kıldığı dile getirilen davranış ve yaşayış örüntü ya da kalıplarından oluşur. Peki, karakter dediğimiz bireysel tepki örüntüleri ya da davranış kalıpları ne derseniz artık, değişebilir mi ? Değişebiliyorsa değişmeli midir ?
Karakter kimi düşünürlere göre değişebilen özelliklerken kimi düşünürlere göre değişime açık değildir. Anladığım kadarıyla değişim olduğunu destekleyen kişiler, karakter özelliklerinin içsel bir kabul gerektirmeden davranış boyutunda farklılaşma neticesinde gözlemlenebildiğini savunuyorlar. Buna karşıt olarak da değişimin olmadığını söyleyen kişiler ki bunlara örnek vereceğim kişi Arthur Schopenhauer’dur. Karakterin değişmez olduğu ve kişiye geçici olarak farklı alternatifler sunularak yaşamlarını başka bir yönde devam etmeleri yönünde desteklenebileceğini ama içtenlikle bu durumun kabul edilmeyerek kötülüğü düşünen insanın değişime rağmen kötülüğü yine bir yerlerde arayıp bulacağını eskisinden farklı bir şekilde kötülük eylemini gerçekleştireceğini savunur. Benim gözümde ise karakter değişiminin asla kesinlik içermeyeceği konumundadır zira yüzeysel değil de karakteristik değişimin netlik kazanması için kişinin yalnızca davranışsal ve düşüncesel olarak değil hissel olarak kişinin kabulünü gerektirir. Bunun için de değişimi gerçekleştiren kişinin samimiyetine inanmanın ötesinde, gerçeklik ile sorularımıza yanıt vermesi gerekmektedir. Düşünceler, davranışları etkilediği ve her an düşünce nedeniyle davranışların da değişebileceği durumundan dolayı yetersiz kalırlar. Zihinde hislerden uzak olarak var olan düşünceler asla kendi başlarına bir anlam ifade edemezler. Bunun yanında hisler ile kavrulan düşünceler davranışlara dönüştüğünde gerçeklik ve karakteristik özellikler kendini göstermiş olur.
Karakter değişmeli midir sorusuna gelecek olursak da, değişimin gerçekleşmesi gerekmektedir. Bu durum her ne kadar karakter kavramının zıttı bir düşüncesi olsa da farklılaşmalar toplumsal hayatın içerisinde bir uyum ile yaşamamıza engel teşkil edebilir. Zira uç noktalarda olan karakteristik davranışlar kişiyi diğerlerinden ayırsa bile zarar verme noktasında diğer bireyleri etkilediğinden dolayı değişimin olması gerektiği kanısındayım. Önemli olan konu ise değişimin zorakiliği ile bilinçli bir istek arasındaki farklılıktadır. Zorla gerçekleşecek olan değişim başka bir özelliğin başkaldırısına sebebiyet verebilir ya da kişinin kendisinden uzaklaşarak bir yaşam algısında kopmasına neden olabilir. İstek ile gerçekleşecek olan değişim ise hem bireyin kendi zihinsel sağlığına hem de toplumsal yaşam içerisindeki uyumuna çok daha faydalı olacaktır.